En son
Haber
16 Ocak 2025
Guterres Gazze'deki ateşkes anlaşmasını 'kritik ilk adım' olarak niteledi
Daha fazla bilgi için
Haber
16 Ocak 2025
Guterres, devam eden kargaşanın ortasında 2025 için umut vurgusu yaptı
Daha fazla bilgi için
Haber
13 Ocak 2025
BM Meteoroloji Örgütü, 2024'ün kayıtlara geçen en sıcak yıl olduğunu teyit ediyor
Daha fazla bilgi için
En son
Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları
Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları yoksulluğun son erdirilmesi, çevrenin korunması, iklim krizine karşı önlem alınması, refahın adil paylaşımı ve barışı hedefliyor. BM'nin çalıştığı Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları şunlardan oluşuyor.
Haber
19 Kasım 2024
Ankara'da BM Günü etkinlikleri
Birleşmiş Milletler Türkiye Temsilciliği, BM'nin kuruluşunun 79. yıldönümünü, 15 Kasım tarihinde Anıtkabir'i ziyaretle başlayan ve CerModern'de düzenlenen resepsiyonla devam eden bir dizi anma etkinliğiyle kutladı.Anıtkabir ZiyaretiBM Türkiye Mukim Koordinatörü Dr. Babatunde Ahonsi başkanlığındaki BM Türkiye Ülke Ekibi üyeleri ve personelinden oluşan heyet Anıtkabir'i ziyaret etti. Tören, heyetin Aslanlı Yol'dan geçişi ile başladı. Atatürk'ün mozolesine çelenk konulmasının ardından saygı duruşunda bulunuldu. Misak-ı Millî Kulesi'nde bulunan Şeref Defteri'ne yazdığı yazıya Mukim Koordinatör Ahonsi, “Ulu Önder Atatürk” diye başladı ve şöyle devam etti: “Birleşmiş Milletler'in 79. yıldönümünde, idealleri hepimize ilham vermeye devam eden vizyoner bir lidere saygı duruşunda bulunmak üzere Anıtkabir'de bulunmaktan büyük onur duyuyorum.'İnsanlık tek bir vücuttur ve her ulus bu vücudun bir parçasıdır' şeklindeki vizyoner sözleriniz, küresel dayanışma, sorumluluk ve birbirine bağlılığın önemini güçlü bir şekilde vurgulamaktadır. Bu ilkeler Birleşmiş Milletler'in misyonunun merkezinde yer almaktadır ve bugün karşı karşıya olduğumuz çalkantılı zamanlarda her zamankinden daha elzemdir.Bu değerleri ileriye taşırken, kısa bir süre önce BM'de kabul edilen Gelecek Paktı bize umut vermekte ve herkes için daha iyi bir gelecek için yol göstermektedir.”Resepsiyonda BM'nin Misyonu, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçşarı ve Gelecek Paktı öne çıktıCerModern'de düzenlenen BM’nin 79’uncu Yıldönümü resepsiyonu diplomatlar, kamu ve özel sektör, sivil toplum, üniversitelerin temsilcileri, üniversite öğrencileri, BM Ülke Ekibi ve BM çalışanlarını bir araya getirdi. Etkinlikte BM'nin küresel misyonu, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları, Gelecek Paktı ve BM'nin Türkiye'deki çalışmaları vurgulandı. Açılış konuşmasında Dr. Babatunde Ahonsi, Birleşmiş Milletler'in iklim acil durumu, eşitsizlikler ve yapay zekâ gibi gelişmekte olan teknolojilerin yarattığı zorluklar da dâhil olmak üzere 21. yüzyılın birbirine bağlı krizlerini ele almak için vazgeçilmez çok taraflı bir platform olarak kritik rolünü vurguladı. Hükümetler, sivil toplum, akademi, özel sektör ve özellikle de gençler olmak üzere çeşitli paydaşların uzmanlık ve katılımından yararlanan kapsayıcı, ağ bağlantılı çerçevelere duyulan ihtiyacın altını çizdi. “Dünya hepimize ait” diyen Ahonsi, küresel kararların şekillendirilmesinde tüm seslerin temsil edilmesini sağlamanın öneminin altını çizdi.Dr. Ahonsi ayrıca Eylül ayında New York'taki BM Genel Merkezi'nde düzenlenen Geleceğin Zirvesi'nde kabul edilen Gelecek Paktı'nı da bu karmaşık zorlukların ele alınmasında dönüştürücü bir yol haritası olarak niteledi. Pakt'ın sürdürülebilir kalkınma ve kapsayıcılığa öncelik verdiğini ve düşük ve orta gelirli ülkeleri desteklemek için küresel finansal sistemlerde iddialı reformlar yapılması çağrısında bulunduğunu belirtti. Ahonsi ayrıca, teknolojinin insanlığın ortak yararına hizmet etmesini sağlayarak yapay zekâyı evrensel ve eşit bir şekilde yönetmeyi amaçlayan ve Paktın çığır açan bir eki olan Küresel Dijital İlkeler Sözleşmesinin öneminin altını çizdi. Ahonsi sözlerini şöyle tamamladı: “Gelecek için Pakt, çağımızın zorluklarına uygun, adil, sürdürülebilir ve kapsayıcı bir küresel sistem inşa etmeye yönelik yenilenmiş bir kararlılığı temsil etmektedir.”Mukim Koordinatör ayrıca Pakt'ın ikinci eki olan ve Birleşmiş Milletler Antlaşmasının gelecek nesilleri savaş belasından kurtarma çağrısını yineleyen, hükümetleri bugün alınan kararlarda ilk kez torunlarının çıkarlarını dikkate almaya çağıran Gelecek Nesiller Bildirgesinin önemini vurguladı.Ahonsi, Türkiye'nin Birleşmiş Milletler'in kurucu üyesi olarak çok taraflılığa olan sarsılmaz bağlılığının altını çizdi ve küresel dayanışmanın kararlı bir savunucusu olarak rolünü vurguladı. BM'nin, her düzeyde güçlü ve ileri görüşlü ortaklıklar yoluyla, hiç kimsenin geride kalmamasını sağlamaya ve Türkiye'nin tüm vatandaşlarına ve sakinlerine fayda sağlayan yüksek gelirli bir ülke olma vizyonunu desteklemeye kararlı olduğunu belirtti.Ahonsi, 2023 depremlerinin ardından gösterilen dirence atıfta bulunarak, “Genel Sekreter'in sözleriyle, ‘Bölünmüş bir dünyayız, ancak birleşmiş milletler olabiliriz ve olmalıyız’” dedi. Ahonsi konuşmasını, bugün umut ve kararlılıkla yapılan seçimlerin sadece bugün için değil gelecek nesiller için de daha iyi bir geleceği şekillendireceğinin altını çizerek tamamladı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi Ayşe Berris Ekinci ise BM Günü resepsiyonları geleneğinin yeniden canlandırılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Ekinci “Bu günü çeşitli sektörlerden ortaklarımızla birlikte kutlamaktan onur duyuyoruz. Türkiye, Gelecek Paktı'nda ortaya konan taahhütler de dâhil olmak üzere BM'nin misyon ve değerlerinin sadık bir destekçisi olmaya devam ediyor. Barış, adalet ve eşitlik için çalışırken çok taraflılık her zamankinden daha fazla hayati önem taşıyor” diye konuştu.Büyükelçi Ekinci ayrıca BM personelinin, özellikle de çatışma bölgelerinde hayatını kaybedenlerin fedakârlıklarını hatırlatarak teşkilatın uluslararası hukuk ve insan haklarının korunmasındaki kalıcı öneminin altını çizdi.Gençlik KatılımıAnkara’daki çeşitli üniversitenin Model Birleşmiş Milletler Kulüpleri üyeleri BM Günü resepsiyonuna katıldı. Etkinliğin gençlik köşelerinde üniversite öğrencileri Türkiye'deki çeşitli BM kuruluşlarının çalışmalarını inceleme fırsatı elde ettiler. Mukim Koordinatörün konuşmasının Türkçesine bu linkten ulaşabilirsiniz:
Haber
16 Ocak 2025
Guterres Gazze'deki ateşkes anlaşmasını 'kritik ilk adım' olarak niteledi
BM Genel Sekreteri, 15 ay süren savaşın ardından Gazze'de ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılmasını öngören anlaşmanın Çarşamba günü duyurulmasını memnuniyetle karşıladı. BM Genel Merkezi'nde gazetecilere konuşan António Guterres, arabulucular Mısır, Katar ve ABD'yi anlaşmanın sağlanmasında gösterdikleri özverili çabalardan dolayı takdir etti.“Diplomatik bir çözüm bulma konusundaki sarsılmaz kararlılıkları bu atılımın gerçekleştirilmesinde kritik bir rol oynamıştır” dedi.Anlaşmanın tam olarak uygulanmasını sağlamak için ilgili tüm tarafları taahhütlerini yerine getirmeye çağırdı.Acıyı hafifletinGuterres, şiddetin başlangıcından bu yana derhal ateşkes ve tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması çağrısında bulunduğunu kaydetti. Önceliğin çatışmanın yol açtığı muazzam acıları dindirmek olması gerektiğini vurgulayan Guterres, BM'nin anlaşmanın uygulanmasını desteklemeye ve sürekli insani yardım dağıtımını arttırmaya hazır olduğunu söyledi.“Bu ateşkesin Gazze'ye yardım ulaştırılmasının önündeki önemli güvenlik ve siyasi engelleri ortadan kaldırması zorunludur, böylece hayat kurtaran acil insani yardımlarda büyük bir artışı destekleyebiliriz,” dedi ve ‘insani durumun felaket seviyelerinde olduğu’ uyarısında bulundu.Yardımın girmesine izin verin Genel Sekreter tüm tarafları, ihtiyaç sahibi tüm sivillere hızlı, engelsiz ve güvenli insani yardım ulaştırılmasını kolaylaştırmaya çağırdı. Guterres, “BM karşılaşacağımız ciddi zorlukların ve kısıtlamaların bilincinde olarak insani olarak mümkün olan her şeyi yapacaktır”. Bu çabaların insani yardım kuruluşları, özel sektör ve ikili girişimler tarafından da desteklenmesini beklemektedir” ifadelerini kullandı. 'Daha geniş hedefler' “Bu anlaşma kritik bir ilk adımdır, ancak İşgal Altındaki Filistin Topraklarının birliğinin, bitişikliğinin ve bütünlüğünün korunması da dâhil olmak üzere daha geniş hedefleri ilerletmek için tüm çabaları seferber etmeliyiz” dedi.Kalıcı barış ve istikrarın sağlanması için Filistin'in birliğinin elzem olduğunu ifade eden Guterres, birleşik Filistin yönetiminin en önemli öncelik olmaya devam etmesi gerektiğini vurguladı. “Tarafları ve ilgili tüm ortakları, Filistinliler, İsrailliler ve daha geniş bir bölge için daha iyi bir geleceğe giden güvenilir bir siyasi yol oluşturmak üzere bu fırsatı değerlendirmeye çağırıyorum” diye devam etti.İşgalin sona erdirilmesi ve İsrailliler ile Filistinliler arasında müzakere edilmiş iki devletli bir çözüme ulaşılması gerektiğinin altını çizdi.Kaybedilen hayatları hatırlayınGuterres sözlerini tamamlamadan önce, aralarında BM personeli ve insani yardım çalışanlarının da bulunduğu çatışmalarda hayatını kaybeden sivilleri saygıyla andı. Gazze'deki savaş kısa bir süre önce üçüncü yılına girdi.İsrail, 7 Ekim 2023'te Hamas öncülüğünde kendi topraklarına yapılan saldırıların ardından askeri harekât başlatmıştı. Yaklaşık 1.200 kişi öldürüldü ve 250 kişi rehin alındı, yaklaşık 100 kişi ise hala rehin tutuluyor.Gazze'deki sağlık yetkililerine göre çatışmaların başlamasından bu yana 46.000'den fazla Filistinli öldürüldü.UNRWA’nın durumuBM Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA'ya göre Gazze'nin nüfusu iki milyonun biraz üzerinde ve 1.9 milyon kişi yerinden edilmiş durumda.UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini sosyal medya üzerinden yaptığı bir paylaşımla ateşkes duyurusunu memnuniyetle karşıladı ve “pek çok kişinin son 15 aydır bu anı beklediğini” belirtti.“İhtiyaç duyulan şey, bu savaşın neden olduğu muazzam acılara cevap verebilmek için hızlı, engelsiz ve kesintisiz insani erişim ve tedariktir” diye yazdı.Genel Sekreter defalarca UNRWA'dan Gazze'deki yardım çabalarının “bel kemiği” olarak bahsetmişti. Ajans, 265 personelinin öldürülmesi ve tesislerinin saldırıya uğraması nedeniyle büyük kayıplar verdi.Ateşkes duyurusu, UNRWA'nın İşgal Altındaki Filistin Toprakları'ndaki faaliyetlerine son vermeyi amaçlayan iki İsrail yasasının birkaç hafta içinde yürürlüğe gireceği sırada yapıldı.Salı günü Oslo'da iki devletli çözüme odaklanan bir toplantıda konuşan Lazzarini, “Ajansın çöküşü -ister ani ister kademeli olsun- Gazze'deki muazzam acıyı daha da arttıracaktır” dedi.Ölümler 'durmalı'BM Genel Kurulu Başkanı Philémon Yang'a göre, BM sisteminin dört bir yanından gelen yetkililer de savaşın sona ermesinin çok geciktiği Gazze'ye ilişkin haberleri memnuniyetle karşıladı.Yang “Sivillerin öldürülmesi ve sakat bırakılması durdurulmalıdır. Kalan tüm rehineler serbest bırakılmalıdır” diye konuştu. Genel Kurul Başkanı “İnsani yardım kuruluşlarına, Gazze'deki sivil nüfusa büyük ölçüde ihtiyaç duyulan yardımı ulaştırabilmeleri için derhal tam, güvenli ve engelsiz erişim izni verilmelidir” dedi.Umut ve insani yardımİnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı'na göre bu anlaşma, çatışmalar nedeniyle hayatları harap olan milyonlarca insana çok ihtiyaç duydukları umudu sunuyor.Tom Fletcher, BM'nin Rusya'nın geniş çaplı işgalinden etkilenen milyonlara yardım ettiği Ukrayna'dan yaptığı açıklamada, “Hazırlık aşamasında, insani yardım kuruluşları Gazze'de yardım dağıtımını arttırmak için malzemeleri seferber ediyor” dedi. “Çalışmalarımızın önündeki önemli güvenlik ve siyasi zorluklara rağmen, bu anın gerektirdiği hırs, yaratıcılık ve aciliyetle yanıt vermek için elimizden geleni yapacağız.”Tüm engelleri kaldırınBM yardım şefi sözlerini şöyle sürdürdü: “Güvenlik Konseyi'ni, ateşkesin sürdürülmesi, uluslararası hukuka saygı gösterilmesi ve hayat kurtarmanın önündeki engellerin kaldırılması için kolektif sesini ve ağırlığını kullanmaya çağırıyoruz.” “Üye Devletleri, insani yardım operasyonlarımızın yoğun ihtiyaçları karşılayacak şekilde finanse edilmesini sağlamaya çağırıyoruz. Ve işlenen zulümler için hesap verilebilirlik çağrısında bulunuyoruz.BM hazırİşgal Altındaki Filistin Toprakları'ndaki en üst düzey insani yardım yetkilisi Muhannad Hadi, BM'nin anlaşmayı desteklemeye ve yardımın en üst düzeye çıkarılması için elinden geleni yapmaya hazır olduğunu söyledi,“Bizim ve ortaklarımızın elimizden gelen en iyi şekilde yardım sağlayabilmemiz için bu anlaşmanın Gazze genelinde yardım dağıtımında önemli bir artışa izin vermesi zorunludur.”Çocukluk saldırı altındaBM Çocuklara Yardım Fonu UNICEF'in Başkanı Catherine Russell ateşkes anlaşmasının hem bir yılı aşkın süredir bombardımana maruz kalan Gazze'deki çocuklar ve aileleri hem de İsrail'de rehin tutulan ve büyük acılar çeken çocuklar ve aileleri için “çok gecikmiş” bir anlaşma olduğunu söyledi.En az 14,500 ölü ve binlerce yaralı ile savaşın Gazze'deki çocuklar üzerindeki “korkunç bedelini” özetledi. Ayrıca, tahminen 17.000 erkek ve kız çocuğu refakatsiz veya ebeveynlerinden ayrı yaşıyor ve yaklaşık bir milyon kişi evlerinden olmuş durumda. Hesap verebilirlik çağrısıİnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, “Gazze'de ateşkesin ilk aşamasına ilişkin haberlerin kendisini son derece rahatlattığını ve ateşkesin artık devam etmesinin zorunlu olduğunu” söyledi.Türk, işlenen ağır ihlaller ve suiistimaller için hesap verebilirlik ve adaletin takip edilmesi gerektiğini vurguladı.“7 Ekim'deki iğrenç eylemlerden, ardından Gazze'de sivillerin hukuksuz bir şekilde öldürülmesinden ve uluslararası hukuk kapsamındaki diğer tüm suçlardan sorumlu olanlar hesap vermelidir” dedi.Gazze'de 7 Ekim'de meydana gelen menfur eylemlerden, ardından sivillerin hukuksuz bir şekilde öldürülmesinden ve uluslararası hukuk kapsamındaki diğer tüm suçlardan sorumlu olanlardan hesap sorulmalıdır” dedi.Ayrıca, mağdurların tam tazminat haklarının korunması gerektiğini de sözlerine ekleyerek, “tüm taraflar dürüstçe gerçeği söylemeden ve hesap vermeden ilerlemenin gerçek bir yolu yoktur” dedi.
1 of 5
Haber
16 Ocak 2025
Guterres, devam eden kargaşanın ortasında 2025 için umut vurgusu yaptı
Genel Sekreter António Guterres, dünyanın eşi benzeri görülmemiş zorluklarla boğuşmaya devam ettiğini ancak 2025 yılında uzun zamandır beklenen Gazze ateşkesi, iklim eylemi, eşitsizlikle mücadele ve kamu yararı için yapay zekadan yararlanma konularında ihtiyatlı bir iyimserlik için nedenler olduğunu vurguladı.15 Ocak tarihinde BM Genel Kuruluna yaptığı geleneksel yeni yıl konuşmasında küresel Teşkilat için temel önceliklerini ortaya koyan BM Genel Sekreteri, “dünyamızın kargaşasını” ve bu durumdan “bunalmanın anlaşılabilir olduğunu” ifade etti. Bununla birlikte delegeleri “ilerleme ve potansiyeli asla gözden kaçırmamaya” çağıran Guterres, Lübnan'da “büyük ölçüde devam eden” ateşkes ve iki yıllık bir çıkmazın ardından ülkenin kısa süre önce bir Cumhurbaşkanı seçmesine dikkat çekti.BM Genel Sekreteri, dünyanın savaş alanlarından uzakta, Birleşmiş Milletler'in küresel ısınmayla mücadele konusundaki kararlılığını yansıtan iklim eylemi konusundaki olumlu gelişmelerin altını çizdi. Guterres, “Dünya artık fosil yakıtlara kıyasla temiz enerjiye neredeyse iki kat daha fazla yatırım yapıyor... neredeyse her yerde, güneş ve rüzgar artık en ucuz yeni elektrik kaynakları ve tarihte en hızlı büyüyen kaynaklar” diye konuştu.BM değerleri doğrultusunda ne kadar sosyo-ekonomik ilerleme kaydedildiğinin bir ölçüsü olarak da Guterres, “dünyanın büyük bölümünde kız çocuklarının eğitimde eşitliğe ulaştığını” belirtti. Sağlık konusunda ise “bugün her zamankinden daha fazla çocuğun hayatta kaldığını” vurgulayan Guterres, HIV enfeksiyonlarının “sıtma ölüm oranlarıyla birlikte dramatik bir şekilde düşmeye devam ettiğini” de sözlerine ekledi.BM'yi, küresel sorunların küresel çözümlere ihtiyaç duyduğu özdeyişini kanıtlayarak, çalışma ve hizmet sunma biçimini her zaman güçlendiren bir “yapı gücü” olarak tanımladı.Pandora'nın KutusuAncak eylem ya da eylemsizliğin “günümüzün Pandora'nın Kutusundaki hastalıkları serbest bıraktığı” konusunda hiçbir yanılsama olmamalı” diyerek sözlerini sürdürdü ve uzun süren savaşlar, eşitsizlik, iklim krizi ve ‘kontrolden çıkmış teknoloji gibi sorunların altını çizdi.Guterres, “Çatışmalar çoğalıyor ve tüm insan hakları yelpazesi giderek daha fazla saldırı altında” ifadelerini kullandı.Guterres, Gazze'de ateşkes konusunda anlaşmaya yakın oldukları bildirilen müzakerecilere anlaşmayı sonuçlandırmaları çağrısında bulundu. Tüm Orta Doğu'da “aşırılık yanlılarının barışçıl bir geleceği veto etmesine izin vermemeliyiz” dedi.Günün ilerleyen saatlerinde Lübnan'a gideceğini açıklayan Guterres, son haftalarda orada yaşanan olumlu gelişmelerden cesaret alarak İsrailliler ve Lübnanlıların yeni ve kalıcı bir barış ve güvenlik dönemi oluşturabileceğini söyledi.Genel Sekreter konuşmasında Ukrayna, Sudan, Sahel ve Haiti'deki çatışmalara da dikkat çekti.Eşitsizlikle mücadeleGenel Sekreter, Sürdürülebilir Kalkınma Amaçları konusunda ilerlemenin hızlandırılmasıyla başlayarak eşitsizliklerin de üstesinden gelinebileceğini kaydetti.Ayrımcılık ve nefret söylemi belasının da eşitsizliği körüklediğini belirterek “aidiyet topluluklarını” güçlendirme ihtiyacını ortaya koydu: “Sosyal medya platformlarının etrafındaki korkuluklar sökülerek dezenformasyon ve nefret söyleminin yaygınlaşmasına izin verildiği için bu daha da büyük önem taşıyor” dedi. İklim kriziLos Angeles’ı saran yangınlara da atıfta bulunan BM Genel Sekreteri, dünya çapında her gün insanların ısınan bir gezegenin ve aşırı hava koşullarının ölümcül etkilerinden muzdarip olduğunu söyledi.Ancak burada da hasarı tersine çevirmek ve yenilenebilir enerji büyümesi, net sıfır taahhüdü ve emisyonları azaltmaya yönelik ulusal planlar gibi iklim eylemleri üzerine inşa etmek için büyük bir fırsat olduğunu belirtti. BM’nin bu yılın sonlarında Brezilya'da yapılacak çok önemli COP30 öncesinde yaklaşık 100 gelişmekte olan ülkeye iklim eylem planlarında yardımcı olduğunu kaydeden Guterres, 1.5℃ hedefini ulaşılabilir kılmak için özel bir durum değerlendirme etkinliği düzenleme sözü de verdi. Teknoloji yarışıGenel Sekreter, 2025'teki teknoloji devriminin de “benzeri görülmemiş fırsatlar” sunduğunu ancak dikkatli bir yönetim ve herkes için eşit erişim taahhüdü gerektirdiğini söyledi.Yapay Zeka konusunda Bağımsız Uluslararası Bilimsel Panel'in kurulması da dahil olmak üzere, eşit bir alan sağlamak için BM genelinde gecikmeden hızlı ve kararlı adımlar atılması gerektiğinin altını çizdi.İkinci olarak, Yapay Zekanın yönetişiminin insan haklarını koruması ve aynı zamanda inovasyonu teşvik etmesi gerektiğini kaydetti. Üçüncü olarak, yapay zekanın sürdürülebilir kalkınma için kullanılabilmesi için gelişmekte olan ülkelerin desteklenmesi gerektiğini söyledi. Her ulusun insani ilerleme, eşitlik ve onurunu ilerletmek için yapay zekayı şekillendirmeye yardımcı olmasıyla, insanlığın elinin teknoloji devrimini sıkı bir şekilde control altında tutması gerektiğini hatırlattı. Umut devam ediyorBM Genel Sekreteri konuşmasının sonunda, Pandora efsanesinin genellikle gözden kaçan bir ayrıntı içerdiğini belirtti. Kutu açılıp içindeki dehşet açığa çıktıktan sonra içinde tek bir şey kalır: o da umuttur. Guterres, “Umudumuzu asla kaybetmemeliyiz” dedi. “Ve eylem yoluyla bu umudun üzerindeki örtüyü kaldırmak için çalışacağız. İlkelere bağlı kalarak, doğruyu söyleyerek ve asla pes etmeyerek, umudu gerçeğe dönüştürmek, yayılmasına yardımcı olmak için çalışacağız” diye sözlerine son verdi.
1 of 5
Haber
13 Ocak 2025
BM Meteoroloji Örgütü, 2024'ün kayıtlara geçen en sıcak yıl olduğunu teyit ediyor
Dünya Meteoroloji Örgütü'nden (WMO) BM hava durumu uzmanları geçtiğimiz hafta, 2024 yılının sanayi öncesi sıcaklıkların 1.55 santigrat derece (C) üzerinde, kayıtlara geçen en sıcak yıl olduğunu doğruladı.WMO sözcüsü Clare Nullis, “Olağanüstü kara, deniz yüzeyi sıcaklıkları, olağanüstü okyanus ısısı ile birlikte dünya çapında birçok ülkeyi etkileyen, yaşamları, geçim kaynaklarını, umutları ve hayalleri yok eden çok aşırı hava koşulları gördük” dedi. “Birçok iklim değişikliği etkisinin deniz buzullarını eridiğini gördük. Olağanüstü bir yıldı” diye konuştu.WMO tarafından incelenen altı uluslararası veri setinden dördü geçen yılın tamamı için 1.5°C'den daha yüksek bir küresel ortalama artışa işaret ederken ikisi bunu göstermemiş durumda. 1.5 ℃ sınırı önemli çünkü 2015 Paris Anlaşmasının temel hedeflerinden biri, küresel sıcaklık değişiminin sanayi öncesi seviyelerin üzerine çıkmamasını sağlamaya çalışmak ve aynı zamanda genel artışı 2 ℃'nin çok altında tutmaya çalışmaktı.İklim anlaşması baskı altındaParis Anlaşması'nın “henüz ölmediğini ancak ciddi bir tehlike altında olduğunu” savunan WMO, anlaşmanın uzun vadeli sıcaklık hedeflerinin tek tek yıllar yerine on yıllar üzerinden ölçüldüğünü açıkladı.Ancak WMO Genel Sekreteri Celeste Saulo, “iklim tarihi gözlerimizin önünde cereyan ediyor. Sadece bir ya da iki rekor kıran yıl değil, tam on yıllık bir seri yaşadık. “Bir derecelik ısınmanın her bir kesrinin önemli olduğunu kabul etmek esastır. Isınma ister 1.5C'nin altında ister üstünde olsun, küresel ısınmadaki her ilave artış yaşamlarımız, ekonomilerimiz ve gezegenimiz üzerindeki etkileri arttırıyor” dedi.Los Angeles yangınları: iklim değişikliği faktörüWMO dahil hava durumu uzmanlarının iklim değişikliğinin neden olduğunu söylediği Los Angeles'taki ölümcül yangınlar devam ederken BM ajansı 2024'ün on yıl süren “rekor kıran sıcaklıkların olağanüstü serisi” olduğunu vurguluyor. BM Genel Sekreteri António Guterres, WMO'nun bulgularını küresel ısınmanın bir başka kanıtı olarak nitelendirdi ve tüm hükümetleri, uzun vadeli küresel sıcaklık artışını 1.5C ile sınırlandırmak için bu yıl yeni ulusal iklim eylem planları sunmaya ve yıkıcı iklim etkileriyle başa çıkmada en savunmasız olanları desteklemeye çağırdı.Guterres, “Tek tek yılların 1.5°C sınırını zorlaması, uzun vadeli hedefin vurulduğu anlamına gelmiyor,” dedi. Genel Sekreter, “Bu, hedefe ulaşmak için daha da sıkı mücadele etmemiz gerektiği anlamına geliyor. 2024'teki cayır cayır yanan sıcaklıklar, 2025'te çığır açıcı iklim eylemleri gerektiriyor” dedi. “İklim felaketinin en kötüsünden kaçınmak için hala zaman var. Ancak liderler harekete geçmeli – şimdi” diye vurguladı.WMO tarafından kullanılan veri setleri Avrupa Orta Menzilli Hava Tahminleri Merkezi (ECMWF), Japonya Meteoroloji Ajansı, NASA, ABD Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi (NOAA), East Anglia Üniversitesi İklimsel Araştırma Birimi (HadCRUT) ve Berkeley Earth işbirliğiyle Birleşik Krallık Met Ofisi'nden alınıyor.Okyanusların ısınmasıOkyanusların ısınmasıyla ilgili ayrı bir bilimsel çalışmaya dikkat çeken WMO, geçen yılki rekor yüksek sıcaklıklarda bunun kilit rol oynadığını söyledi.Yedi ülkeyi kapsayan ve Advances in Atmospheric Sciences dergisinde yayınlanan uluslararası çalışmanın bulgularına atıfta bulunan BM ajansı, “Okyanus, sadece yüzeyde değil, aynı zamanda üst 2.000 metrede de insanlar tarafından kaydedilmiş en sıcak okyanus” dedi.WMO, küresel ısınmadan kaynaklanan aşırı ısının yaklaşık yüzde 90'ının okyanusta depolandığını ve bunun da “okyanusların ısısının iklim değişikliğinin kritik bir göstergesi haline getirdiğini” kaydetti.Çalışmanın bulgularını bir perspektife oturtmak gerekirse, 2023'ten 2024'e kadar okyanusun üst 2.000 metresinin 16 zettajoule (1.021 Joule) daha sıcak hale geldiği, bunun da dünyanın toplam elektrik üretiminin yaklaşık 140 katı olduğu açıklandı.
1 of 5
Haber
24 Aralık 2024
Hızlı Diyalog Buluşmaları, kadın aktivistler arasında kuşaklararası diyaloğu teşvik ediyor
UN Women Türkiye, 16 Günlük Aktivizm kampanyasının arifesinde, Türkiye’de kadın hareketinin öncü isimlerini genç aktivistlerle Hızlı Diyalog Buluşmasında bir araya getirdi. Etkileşimli bir formatla düzenlenen etkinlikte, genç katılımcılar masalar arasında dönüşümlü olarak hareket ederek kıdemli aktivistlerle tartışmalara katıldı. Buluşmada, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele üzerine önemli tartışmalar yapıldı, Pekin Deklarasyonu’nun 30. yıl dönümüne yaklaşırken elde edilen ilerlemeler ve yapılması gerekenler vurgulandı.Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 2025’teki 30. yıl dönümüne yaklaşırken, UN Women Türkiye, farklı kuşaklardan kadın aktivistlerin katılımıyla ilk “Pekin+30: Hızlı Diyalog Toplantısı”nı gerçekleştirdi. Toplantı, 22 Kasım’da, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü ve 16 Günlük Aktivizm Kampanyası’nın arifesinde düzenlendi.İlk Hızlı Diyalog Toplantısı, Türkiye’de kadın hareketinin öncüleri ile genç kadın aktivistleri bir araya getirerek, 16 Günlük Aktivizm kampanyası çerçevesinde toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadele üzerine bir “hızlı diyalog” platformu oluşturdu. Aktivistler, toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadeledeki deneyimlerini, başarılarını ve karşılaştıkları zorlukları paylaşırken; savunuculuk yöntemlerindeki dönüşümleri ve yeni şiddet biçimlerine yönelik stratejileri tartıştı. Etkinlik, katılımcıların masalar arasında dönüşümlü olarak hareket ederek birbirleriyle tartışmalar yaptığı etkileşimli bir formatta gerçekleşti.Bu toplantı, Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun kabul edilmesinin 30. Yıl dönümü vesilesiyle düzenlendi. 1995 yılında Çin’in Pekin şehrinde düzenlenen Dördüncü Dünya Kadın Konferansı’nda 189 hükümet tarafından kabul edilen ve binlerce aktivist tarafından desteklenen bu deklarasyon, kadın ve kız çocuklarının güçlendirilmesi için en vizyoner yol haritası olarak öne çıkıyor. Ancak, geçen otuz yıldaki önemli ilerlemelere rağmen, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamak ve kadınlar ile kız çocuklarının güçlenmesini sağlamak, kolektif eylemin ve yenilikçi yaklaşımların sürekliliğini gerektiriyor.Pekin+30: Hızlı Diyalog Toplantıları, kadın aktivistler arasında kuşaklararası bağlantılar kurmayı, karşılıklı öğrenmeyi teşvik etmeyi ve toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama yolunda kolektif çabaları güçlendirmeyi amaçlıyor.İCHILD Genel Koordinatörü Betül Demirses: “Birden fazla krizin yaşandığı bu dönemde değişen ihtiyaçları ve çeşitlenen yöntemleri tartışmak büyük bir mutluluktu. Bu, birbirimizden öğrenmemizi ve kolektif sesimizi daha etkili bir şekilde yükseltmemizi sağladı, umudumuzu yeniledi. Doğru politikalar, katılımcı süreçler ve dayanışma ile eşitliği birlikte başarabiliriz.”Kadın Dayanışma Vakfı’ndan genç aktivist İrem Tunca: “Bu etkinliğe katılmak ve farklı kuşaklardan kadın aktivistlerle bir arada olmak beni güçlendirdi ve geleceğe dair umut verdi. Bu mücadelenin içinde yalnız olmadığımı, kuşaklararası dayanışmamızın büyüdüğünü hatırlattı. Bu deneyim, toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlama konusundaki iyimserliğimi yeniledi.”Aktivist Ayşe Yetmen: “Türkiye’nin kadın hareketi mücadelesinde nereden nereye gelindiği ve bu yolda harcanan çabalar ile ödenen bedeller hakkında hafızalar yenilendi. Bu bilgilerle, günümüz aktivistlerinin yepyeni fikirleri ve heyecanı birleştiğinde ortaya çok güzel bir sinerjinin çıktığını hissettik.”Nazik Işık: “Nesiller arası buluşma, beni heyecanlandırdı. Eşit insan olmak mücadelesine her birimizin kendi özgün yolundan yürüyüp geldiğini gösteren kişisel öykülerimiz çok iyi bir başlangıçtı. Bu hikayeler, aynı zamanda, mücadelenin yan yana getiren, birleştiren olduğunu da gösteriyordu. Birikmiş bilgimizin gücünü hissettiren Buluşma, enerjimi ve inancımı tazeledi. Bu tür buluşmaların bölgelerde, illerde devam etmesi çok öğretici olacak. Çünkü bu da bir dayanışma ve dayanışma yaşatır, büyütür, güzelleştirir, derinleştirir.”Üniversite öğrencisi Sena Özden Alan: “Hızlı diyalog buluşması benim için sadece bir diyalog değildi. Deneyimli aktivistler ile konuşurken bilmediğim birçok şeyi öğrenmenin yanı sıra şunu farkettim; bu mücadele yeni başlamadı çünkü kadınların üzerindeki ataerkil tahakküm henüz dün kurulmadı. Bunu fark ettiğimde o ortamda olmak daha da kıymetli bir hal aldı.”Hızlı Diyalog Toplantısı, katılımcıların Türkiye’deki kadın hareketinin toplumsal cinsiyete dayalı şiddetle mücadeledeki zengin tarihini değerlendirmesine ve gelecekteki ilerleme yollarını keşfetmesine olanak sağladı. Diyalog oturumları ve grup tartışmaları aracılığıyla, farklı kuşaklardan aktivistler fikir alışverişinde bulundu ve toplumsal cinsiyet eşitliği çabalarını yeniden şekillendirmek için bir araya geldi.UN Women Türkiye Program Yöneticisi Ebru Ağduk konuyla ilgili olarak şunları söyledi: “Farklı kuşaklardan aktivistleri bir araya getirerek, toplumsal cinsiyet eşitliğine olan taahhüdün yeniden canlanmasını ve kadın hareketinin mirasını ileri taşımayı amaçlıyoruz. Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 30. yıl dönümü, hem kaydedilen ilerlemeleri hem de hala var olan boşlukları ele almak için bir fırsat sunuyor.”Hızlı Diyalog Toplantısı, UN Women Türkiye tarafından Norveç Hükümeti’nin mali desteğiyle yürütülen “Türkiye'de Kuşaklar ve Topluluklar Arasında Toplumsal Cinsiyet Eşitliğini Yeniden Hayal Etmek” projesi kapsamında düzenlendi.
1 of 5
Haber
20 Aralık 2024
Engelli Kadın Derneği ve UN Women, engelli kadınların hak ve ihtiyaçlarına dair yeni bir araştırma yayınladı
Engelli Kadın Derneği (ENG-KAD), Türkiye’deki engelli kadınların yaşam koşullarını, ihtiyaçlarını ve önceliklerini ele alan “Türkiye’de Engelli Kadınların Durumu, İhtiyaçları ve Öncelikleri: Hak Temelli Bir Araştırma” başlıklı raporunu yayınladı. UN Women ile birlikte Avrupa Birliği’nin finansal desteğiyle hayata geçirilen rapor, engelli kadınların toplumsal hayata ve temel haklara erişimlerinde toplumsal cinsiyet ve engellilik gibi kesişen eşitsizlikleri ve bunun yarattığı zorlukları görünür kılmayı amaçlıyor. Araştırma bu alandaki veri eksikliğini gidermeyi amaçlıyor.Engelli kadınların deneyimlerini ve bilgisini temel alan araştırma katılımcı bir yöntemle tasarlandı. Eylül-Kasım 2023 arasında yürütülen saha çalışması ile 991 engelli kadına (898 engelli kadın ve engelli kadınlara bakım veren 93 kişi) ulaşıldı. Sonuçlar, eğitim, istihdam, sağlık, toplumsal katılım ve şiddet gibi alanlarda engelli kadınların karşılaştığı zorlukları ortaya koyuyor. Rapor, bu zorluklara dair kanıt temelli politika önerileri sunarak bu hususta alınacak tedbirlerle engelli kadınların haklara ve hizmetlere erişimini artırmayı hedefliyor. Raporun öne çıkan bulguları engelli kadınların karşılaştığı eşitsizlikleri gözler önüne seriyor:Şiddet ve güvenlik: Her 10 engelli kadından neredeyse 4’ü (%35.8) şiddete maruz kaldığını belirtiyor. Şiddete maruz kalmış engelli kadınların %89,5’i duygusal/psikolojik şiddete, %23’ü sosyoekonomik şiddete, %13,5’i cinsel şiddete/zararlı uygulamalara ve %4,7’si fiziksel şiddete maruz kaldıklarını beyan ediyor. En çok şiddete maruz bırakıldığını söyleyen kadınlar psikososyal engel grubunda yer alıyor (%68). Ancak, şiddete maruz kalan engelli kadınların sadece %31’i yaşadıklarını bir kuruma bildirmiş veya birilerine aktarmış. İstihdam: Engelli kadınların işgücüne katılımları ve istihdamda yer almalarının önündeki engeller çok. Örneğin, her iki engelli kadından biri, engeline uygun bir işe yönlendirilmediğini belirtiyor; kadınların %34,4’ü ise eğitimlerine uygun işe yönlendirilmediklerini belirtiyor. Her dört engelli kadından biri işyerinde ayrımcılığa maruz kaldığını ifade ediyor; %41’i çalışma arkadaşlarının, %73’ü ise işverenlerinin veya yöneticilerinin önyargılı yaklaşımıyla karşılaşıyor. Araştırma katılımcıları arasında gelir getirici bir işte çalışanların oranı %37,7 Bu oran, hem Türkiye’de kadın istihdamı oranının (%32,5, TÜIK) hem de genel nüfusta istihdamdaki engelli kadın oranının üstünde (%12,6, TÜİK). Araştırmaya göre iş arayan engelli kadınların oranı %11,6. Her 10 engelli kadından birinin ise sosyal güvencesi bulunmuyor. Kadınların %60,5’i, yaşadıkları hanelerde temel gelir kaynağının diğer hanehalkı bireylerinin gelirleri olduğunu belirtiyor. %55,9’u ise harcamalarının gelirlerini aştığını ifade ediyor. Eğitime erişim: Engelli kadınlar, ailelerinin maddi olanaklarının yetersizliği (%47), fiziksel olarak okula erişimdeki engeller (%35,6) ve ailelerinin eğitime devam etmelerine izin vermemeleri (%27,5) gibi nedenlerle eğitim hayatlarına devam etmekte zorlandıklarını ifade ediyor. Ayrıca, engelli kadınların %13,5’i “Engelime uygun eğitim desteği ve bilgilendirme sağlanmıyor” derken, %11,7’si “Müfredat ve eğitim materyalleri engelime uygun değil” diyor. Eğitime erişim ve devamlılık kadınların istihdama katılımı için önemli bir unsur olarak ortaya çıkıyor: Eğitimine devam eden kadınların %54,4’ü gelir getirici bir işte çalışırken devam edemeyenlerde bu oran %16,6’ya düşüyor.Sağlık: Araştırmaya katılan kadınların yarıya yakını (%47) sağlık hizmetlerine fiziksel erişimde zorluk yaşadığını ifade ediyor. Kadınlar, engel türlerine göre ihtiyaç duydukları yardımcı cihaz ve malzemelere de kolaylıkla erişemiyor. Araştırmaya kendisi katılıp ankete yanıt veren her 10 kadından 4’ü, bilgileri bakım verenler aracılığı ile alınan her 10 kadından 7’si yardımcı cihazlara erişimde güçlük yaşamakta. Erişimde en fazla zorluk yaşayanlar ise zihinsel engelli kadınlar (%82,4). Katılımcıların SGK aracılığı ile sosyal güvence erişimleri olsa da herhangi bir sosyal güvenceye sahip olmayan kadın oranı %9.9. Sağlık hizmetlerinin engelli bireylerin ihtiyacına yönelik, doğrudan iletişime dayanan ve kapsayıcı olması gereği de araştırmanın ortaya koyduğu konulardan biri.Kentsel erişim ve sosyal hayata katılım: Engelli kadınların %69’u halkın kullanımına açık bina ve alanlara erişimde güçlük yaşıyor. Zihinsel engelli her 4 kadından biri park, meydan ve ulaşım araçlarını kullanamazken, görme engelli ve ortopedik engelli kadınların neredeyse yarısı ulaşım araçlarına erişemiyor. İşitme engelli kadınlar ise sinema, tiyatro veya gösteri merkezleri gibi sosyal etkinliklere erişim engeli ve zorlukları nedeniyle katılamıyor.En sık endişe duyulan konular: Her 10 engelli kadından 4’ü, toplumun beklentileri ve önyargıları nedeniyle çocuk doğurmak ve yetiştirmekle ilgili endişe duyarken, yine her 10 kadından 4’ü başkalarının düşünceleri nedeniyle yeni şeyler öğrenmekten çekiniyor. Ayrıca, her 10 engelli kadından 3’ü yabancılar tarafından saldırıya uğramaktan endişe ediyor.Engelli Kadın Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Elif Emir Öksüz, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Engelli Kadın Derneği olarak en temel amacımız engelli kadınların engellilik ve toplumsal cinsiyet kesişiminde yaşadıkları ayrımcılık ve kötü muameleleri görünür kılmak ve çözümler aramaktır. Engelli kadınların yaşadıkları sorunları ortaya koyan verilerin olmaması sorunların tespiti ve uygun politikaların geliştirilmesi yönünde ciddi bir engeldir. Bu nedenle araştırmamız alandaki çok büyük bir boşluğu doldurmaktadır. Ancak elbette bu sadece bir ilk adım olarak değerlendirilmelidir. Daha kapsamlı ve temsil niteliği daha yüksek araştırmalarla engelli kadınların sorunlarına ışık tutulmalı ve problemlerin çözümü için ciddi adımlar atılmalıdır. Engelli kadınlar hayatın her alanında yer almaktadır. Bu nedenle engelliliğin anaakımlaştırılması ve kadın ile ilgili her türlü araştırmada kişilerin engel durumları da dikkate alınmalıdır. Aksi halde örneğin engelli kadınların şiddete uğramayacağını düşünen uzmanlar, engelli kadınları şiddet araştırmalarından ve şiddetle mücadele politikalarından dışlamakta veya benzer biçimde engelli kadınların anne olamayacağını öngören uzmanlar annelik ile ilgili araştırmalara ve politikalara engelli kadınları dahil etmemektedir. Sonuç olarak engelli kadınlar dolaylı bir biçimde günlük yaşamın, toplumsal alanların, hizmet ve politikaların dışına itilmektedir.”UN Women Proje Yöneticisi Ebru Ağduk, konuyla ilgili yaptığı açıklamada şunları söyledi:
“Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 30’uncu yıldönümü yaklaşırken, bu dönüm noktasını, engelli kadınların haklarının savunulması ve güçlenmelerinin önündeki engellerin kaldırılması için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. UN Women olarak, engelli kapsayıcı ve toplumsal cinsiyet eşitliği perspektiflerinin yaygınlaştırılması, bu yaklaşımların benimsenmesi ve engelli kadınların seslerinin duyulması için ilgili paydaşlarla iş birliğini güçlendirerek çalışmalarımızı sürdürüyoruz.Engelli Kadın Derneği ile gerçekleştirdiğimiz bu çalışma, alandaki veri eksikliğini gidermeye yönelik önemli bir adım. Bu öncü araştırma, engelli kadınların haklara ve kamu hizmetlerine erişimiyle ilgili kapsamlı veriler sağlayarak hem gelecekte kamu politikalarının bu veriler üzerine inşa edilmesine olanak tanıyor hem de sivil toplumun savunuculuk faaliyetleri için sağlam bir temel sunuyor. Daha eşit ve kapsayıcı bir dünya inşa etmek için engelli kadınların deneyimlerini ve taleplerini görünür kılmaya kararlıyız.”Depremlerin ardından engelli kadınların karşı karşıya kaldığı zorluklara da dikkat çeken Ağduk, şunları söyledi: “Deprem sonrasında engelli kadınların ihtiyaçlarının tespit edilmesine ve bu alanda veri toplanmasına ihtiyaç var. Deprem sonrası yapılacak tüm müdahale ve politikalarda, bu verilerin rehberliğinde hareket edilmesi gerekiyor. Bu, hem engelli bireylerin hem de bakım emeği artan kadınların haklarını ve ihtiyaçlarını gözetmek için hayati bir adım olacaktır.”Rapor, UN Women’ın ilk fazı Ekim 2024’te tamamlanan, Avrupa Birliği’nin finansal desteğiyle uygulanan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Güçlü Sivil Alan” projesi kapsamında ENGKAD tarafından hazırlandı ve yayınlandı.
“Pekin Deklarasyonu ve Eylem Platformu’nun 30’uncu yıldönümü yaklaşırken, bu dönüm noktasını, engelli kadınların haklarının savunulması ve güçlenmelerinin önündeki engellerin kaldırılması için bir fırsat olarak değerlendiriyoruz. UN Women olarak, engelli kapsayıcı ve toplumsal cinsiyet eşitliği perspektiflerinin yaygınlaştırılması, bu yaklaşımların benimsenmesi ve engelli kadınların seslerinin duyulması için ilgili paydaşlarla iş birliğini güçlendirerek çalışmalarımızı sürdürüyoruz.Engelli Kadın Derneği ile gerçekleştirdiğimiz bu çalışma, alandaki veri eksikliğini gidermeye yönelik önemli bir adım. Bu öncü araştırma, engelli kadınların haklara ve kamu hizmetlerine erişimiyle ilgili kapsamlı veriler sağlayarak hem gelecekte kamu politikalarının bu veriler üzerine inşa edilmesine olanak tanıyor hem de sivil toplumun savunuculuk faaliyetleri için sağlam bir temel sunuyor. Daha eşit ve kapsayıcı bir dünya inşa etmek için engelli kadınların deneyimlerini ve taleplerini görünür kılmaya kararlıyız.”Depremlerin ardından engelli kadınların karşı karşıya kaldığı zorluklara da dikkat çeken Ağduk, şunları söyledi: “Deprem sonrasında engelli kadınların ihtiyaçlarının tespit edilmesine ve bu alanda veri toplanmasına ihtiyaç var. Deprem sonrası yapılacak tüm müdahale ve politikalarda, bu verilerin rehberliğinde hareket edilmesi gerekiyor. Bu, hem engelli bireylerin hem de bakım emeği artan kadınların haklarını ve ihtiyaçlarını gözetmek için hayati bir adım olacaktır.”Rapor, UN Women’ın ilk fazı Ekim 2024’te tamamlanan, Avrupa Birliği’nin finansal desteğiyle uygulanan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Güçlü Sivil Alan” projesi kapsamında ENGKAD tarafından hazırlandı ve yayınlandı.
1 of 5
Basın Duyurusu
24 Ekim 2024
23 Ekim 2024 Terör saldırısı ile ilgili açıklama
Birleşmiş Milletler Türkiye olarak 23 Ekim 2024 tarihinde Ankara'nın Kahramankazan ilçesinde meydana gelen terör saldırısını şiddetle kınıyor ve derin üzüntülerimizi ifade ediyoruz. Bu tür şiddet eylemleri, Birleşmiş Milletler'in temsil ettiği barış, güvenlik ve insan onuru değerlerine karşı bir hakarettir. Hayatını kaybedenlere ve ailelerine en derin taziyelerimizi sunuyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Birleşmiş Milletler, Türkiye halkı ve Hükümeti ile dayanışma içerisindedir.Babatunde. A. Ahonsi
BM Türkiye Mukim Koordinatörü
23 Ekim 2024
BM Türkiye Mukim Koordinatörü
23 Ekim 2024
1 of 5
Basın Duyurusu
16 Mayıs 2024
UN Women İcra Direktörü Sima Bahous Türkiye’de
Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Yardımcısı ve UN Women İcra Direktörü Sima Bahous, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesine yönelik yürütülen çalışmalarla ilgili görüşmeler yapmak amacıyla Türkiye’yi ziyaret ediyor. UN Women İcra Direktörü Sima Bahous, Türkiye ziyareti sırasında kamu, özel sektör, kadınların liderlik ettiği sivil toplum kuruluşları ve Birleşmiş Milletler yetkilileriyle temaslarda bulunacak.Bahous, ayrıca, UN Women Türkiye’nin paydaşlarıyla toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadınların güçlenmesine yönelik çalışmaları görüşmek üzere stratejik toplantılar gerçekleştirecek.Bahous, Türkiye ziyareti kapsamında, 6 Şubat 2023 depremlerinden etkilenen illeri de ziyaret edecek. UN Women’ın insani yardım ve toparlanma süreçlerinde birlikte çalıştığı ortaklarıyla ve depremden etkilenen kadınlarla bir araya gelecek olan İcra Direktörü, afet sonrası insani yardım ve toparlanma süreçlerinin toplumsal cinsiyete duyarlı hale getirilmesi ve bu süreçlerde kadınların liderliğinin önemine vurgu yapacak. Bu kapsamda işbirliklerinin uzun soluklu olması gerekliliğinin altını çizecek.
1 of 5
Basın Duyurusu
14 Mart 2024
UNDP'nin yeni raporuna göre Türkiye, insani gelişmede 193 ülke arasında 45'inci sırada
Ankara, 13 Mart 2024 - Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı'nın (UNDP) bugün açıkladığı 2023-2024 İnsani Gelişme Raporu’nda (İGR) yer alan İnsani Gelişme Endeksi'nde (İGE) Türkiye, 193 ülke arasında 45'inci sırada yer alıyor. Türkiye, 2022 verilerine göre üst üste dördüncü kez “çok yüksek insani gelişme” kategorisinde (dört kategoriden en yükseği) yer aldı. Sıralama en yüksek refah düzeyindeki ülkeler için iyi haberler sunarken, insani gelişme sonuçlarında endişe verici bir farklılık olduğunu da gösteriyor. Daha yoksul ülkeler pandemi nedeniyle kaybettikleri zemini geri kazanamıyor.İGE, pandemi nedeniyle meydana gelen iki yıllık gerilemenin ardından küresel ölçekte rekor seviyelere çıktı. Ancak, ortalamada elde edilen bu başarı, derinleşen eşitsizlikleri gizliyor. Dünyadaki en yoksul ülkelerin yarısının İGE performansı, pandemi öncesi seviyelerinin altında kaldı.UNDP Türkiye Mukim Temsilcisi Louisa Vinton, “Dünyadaki zengin ülkelerin çoğu gibi, Türkiye de kendisini pandeminin etkilerinden güçlü bir şekilde kurtarmayı başardı. Ancak bu cesaret verici ilerleme, dünya çapında milyonlarca insanı geride kalma riskiyle tehdit eden, yeniden derinleşen eşitsizliklerin gölgesinde kalıyor.” şeklinde konuştu.UNDP'nin İGE'si, insan refahının, gayri safi yurt içi hasıla (GSYİH) gibi finansal odaklı göstergelerin sağladığından daha kapsamlı bir ölçüsünü sağlamak üzere 34 yıl önce oluşturulmuştu. Endeks, üç temel ölçümü birleştiriyor: uzun ve sağlıklı bir yaşam, bilgiye erişim ve insana yakışır bir yaşam standardı. Türkiye bu endekste otuz yılda dikkate değer bir gelişme gösterdi: Ülkenin İGE değeri 1990'da 0,598 iken, 2022'de yüzde 43 artışla 0,855'e yükseldi.Türkiye İGE’nin üç boyutunun tümünde ilerleme kaydetti: 1990 ve 2022 yılları arasında doğuşta beklenen yaşam süresi 10,8 yıl, ortalama öğrenim süresi 4,4 yıl, beklenen öğrenim süresi ise 10,8 yıl arttı. Aynı dönemde, ülkede kişi başına düşen gayri safi milli gelir ise yüzde 154,3 yükseldi. Ancak İGE eşitsizliklere uyarlandığında, Türkiye’nin sırası düşüyor. Ülkede genel olarak erkekler, kadınlara göre daha yüksek insani gelişme seviyelerine sahip. Dolayısıyla toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri hesaba katıldığında, Türkiye’nin sırası 166 ülke arasında 66’ya geriliyor.Ulusal istatistiklere ve 2022'de bildirilen verilere dayanan yeni sıralama, Şubat 2023 depremlerinin etkisini yansıtmıyor. Felaketin yol açtığı büyük can kaybına ve hasarın büyük boyutuna rağmen (UNDP'nin desteğiyle hazırlanan bir hükümet değerlendirmesine göre, toplam hasar ve kayıplar 103,6 milyar ABD doları veya 2023’teki tahmini GSYİH'nın yüzde 9'u olarak tahmin ediliyor), depremlerin ülkenin İGE sıralamasını etkilemesi beklenmiyor.İGE sıralamaları, UNDP tarafından her yıl yayımlanan İnsani Gelişme Raporu'nun (İGR) temel bir parçası. “Tıkanıklığı Aşmak: Kutuplaşmış Bir Dünyada İş Birliğini Yeniden Şekillendirmek” başlıklı 2023/24 baskısı, eşitsiz kalkınma ilerlemesinin en yoksulları geride bıraktığı, eşitsizliği artırdığı ve küresel ölçekte kutuplaşmayı körüklediği uyarısında bulunuyor. Rapor, uluslararası kolektif eylemin, yükselen bir "demokrasi paradoksu" nedeniyle engellendiğini ortaya koyuyor: Dünya çapında on kişiden dokuzu demokrasiyi desteklerken, küresel ankete katılanların yarısından fazlası, demokratik sürecin temel kurallarını atlayarak demokrasiyi zayıflatabilecek liderlere destek verdiğini ifade ediyor. Dünya çapında ankete katılanların yarısı, hayatları üzerinde hiç kontrol sahibi olmadıklarını veya sınırlı kontrole sahip olduklarını belirtiyor ve üçte ikiden fazlası hükümetlerinin kararları üzerinde çok az etkiye sahip olduklarına inanıyor. Rapor, artan siyasi kutuplaşmayla birleşen bu tür güçsüzlük hislerinin, bazı ülkelerin tam da yenilenen işbirliğinin hayati önem taşıdığı bir dönemde içe kapanmasına neden olduğu sonucuna varıyor."Küreselleşmeden sıyrılmanın" sorumsuz bir yanılsama olduğunu vurgulayan rapor, iklim değişikliği gibi sınır ötesi sorunlara çözüm sağlamak amacıyla "yeni nesil küresel kamu malları" yaratmak için kolektif eylem öneriyor."Artan kutuplaşma ve bölünmenin damgasını vurduğu bir dünyada, birbirimize yatırım yapmayı ihmal etmek, refah ve güvenliğimiz için ciddi bir tehdit oluşturuyor" diyen UNDP Başkanı Achim Steiner, “Korumacı yaklaşımlar, pandemi, iklim değişikliği ve dijital regülasyonlar da dahil olmak üzere karşılaştığımız karmaşık, birbiriyle bağlantılı güçlükleri çözemez. Sorunlarımız iç içe geçmiş durumda ve eşit ölçüde birbirine bağlı çözümler gerektiriyor.” şeklinde konuştu.2023/24 İnsani Gelişme Raporu ve UNDP'nin yeni belirsizlik bileşkesinde yön bulmaya dair analizi hakkında daha fazla bilgi edinmek için: https://www.undp.org/tr/turkiye/publications/human-development-report-2023
1 of 5
Basın Duyurusu
05 Mart 2024
BM Türkiye kuruluşları Dünya Kadınlar Gününü “İlerleme için Kadınlara Yatırım” başlıklı etkinlikle kutluyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Türkiye kuruluşları Dünya Kadınlar Gününü “İlerleme için Kadınlara Yatırım” başlığıyla düzenledikleri ortak etkinlikle Ankara’da kutlayacak. Etkinlik, 6 Mart 2024 tarihinde saat 9.15’te J.W Marriott Ankara Oteli’nde gerçekleşecektir.Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Sayın Mahinur Özdemir Göktaş’ın ana konuşmacı olarak katılacağı etkinliğin programı aşağıda yer almaktadır. Etkinlikte bu yılki Dünya Kadınlar Günü teması olan "İlerleme için Kadınlara Yatırım" ile, kadınların dünya çapında sosyal, ekonomik ve kültürel değişimi yönlendirmedeki hayati rolüne vurgu yapılacak.Basın mensuplarına saygılarımızla duyurulur. ***Etkinliğe katılımızınız lütfen unic-ankara@un.org adresine bildiriniz.ProgramDünya Kadınlar Günü: İlerleme için Kadınlara Yatırım6 Mart 2024JW Marriott Oteli, Ankara 09:15 – 09:30 Kayıt09:45 – 10:00 Açılış KonuşmasıSayın Paolo Marchi, BM Türkiye Mukim Koordinatör VekiliBM Türkiye Ülke Ekibi Video Mesajı 10:00 – 10:15 Ana KonuşmaSayın Mahinur Özdemir Göktaş, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı10:15 – 10:30 Aile Fotoğrafı ve takiben Kahve Arası10:30 – 10:45 Tematik KonuşmaKadının Statüsü Komisyonu (KSK) 68’inci oturumu öncelikli teması üzerine konuşma:“Toplumsal cinsiyet eşitliği hedefine ulaşmanın hızlandırılması ve tüm kadınların ve kız çocuklarının güçlenmesi için, yoksulluğun, kurumların ve finansmanın toplumsal cinsiyet bakış açısı ile ele alınarak güçlendirilmesi” Sayın Şehnaz Kıymaz Bahçeci, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Hükümetlerarası Süreçler ve Savunuculuk Uzmanı 10:45 – 12:45 Panel Oturumu: “Eşitliğe Yatırım Yapmak Neden Önemli?”Farklı geçmişe sahip panelistler, kadınların güçlenmesine yatırım yapmanın bir toplumda eşitlik, iyileşme ve kalkınmaya katkı sağlayarak nasıl fark yarattığına dair deneyim ve hikayelerini paylaşacaklar.Moderatör: Sayın Zeliha Ünaldı, BM Kadın Birimi Ülke Direktör YardımcısıPanelistler:Sayın Prof. Dr. Ayşe Akın, Başkent Üniversitesi Kadın-Çocuk Sağlığı ve Aile Planlaması Araştırma ve Uygulama Merkezi MüdürüSayın Canan Güllü, Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu (TKDF) Başkanı Sayın Eda Yabancı, Gençlik İklim Elçisi ve Eşitlik için Gençlik Grubu Eş KoordinatörüSayın Doç. Dr. Emel Memiş, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İktisat BölümüSayın Gürsel Appa, Turuncu Eller Tarımsal Kalkınma Kooperatifi Başkanı Sayın Dr. Zakira Hekmat, Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği Kurucusu ve Başkanı12:45 – 13:15 Soru Cevap 13:15 – 14:00 Öğle Yemeği
1 of 5
Basın Duyurusu
22 Şubat 2024
Birleşmiş Milletler Gazetecilik Bursu başvuruları başladı
New York, NY. Dag Hammarskjöld Gazeteciler Fonu, 2024 yılı burs programı için profesyonel gazetecilerin başvurularını kabul etmeye başladı. Burs programına son başvuru tarihi 5 Nisan 2024.Burs programı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 79. oturumunun açılışında 10 hafta boyunca uluslararası meseleler hakkında haber yapmak üzere New York'a gelmek isteyen 25-35 yaş arası radyo, televizyon, yazılı basın ve internet gazetecilerine açık. Burs program ile New York'a seyahat ve konaklama imkanının yanı sıra harcırah da sağlanıyor. Burs programına Afrika, Asya, Latin Amerika ve Karayipler ile Okyanusya'daki çoğunlukla gelişmekte olan ülkelerde yaşayan ve hali hazırda medya kuruluşlarında çalışan gazeteciler başvurabiliyor. Başvuru sahiplerinin uluslararası meselelere ve BM'nin daha iyi anlaşılmasını okuyucu ve izleyicilerine aktarmaya ilgi ve bağlılık göstermeleri gerekiyor. Program gazetecilere temel beceri eğitimi vermeyi amaçlamıyor; tüm bursiyerlerin medya profesyoneli olması gerekiyor. Gazeteciler her yıl tüm başvuruların incelenmesinin ardından seçiliyor ve uluslararası diplomatik müzakereleri gözlemlemek ve küresel meselelere daha geniş bir bakış açısı ve anlayış kazanmak için eşsiz bir fırsat yakalıyor. Geçmişte burs programına kabul edilen gazetecilerin mesleklerinde ve ülkelerinde önemli bir yere sahip olduğu biliniyor. Bursiyerlik uygunluk kriterleri ve gerekli belgelerin yanı sıra burs programına başvuru Fon'un www.unjournalismfellowship.org adresindeki web sitesinden yapılıyor. Program, uygunluk ve başvuru süreciyle ilgili sorular fellowship2024@unjournalismfellowship.org adresine e-posta yoluyla iletilebiliyor.Merkezi BM'de olmasına rağmen, fon BM’den mali destek almıyor. Fon, 60 yılı aşkın bir süre önce BM gazetecileri tarafından Genel Sekreter Dag Hammarskjöld'ün mirasının yaşayan bir anısı olarak bağımsız bir kuruluş olarak kuruldu. Fon, BM gazetecileri tarafından işletilmeye devam ediyor ve mali desteğini BM Misyonları, vakıflar, kuruluşlar ve bireylerden alıyor.
1 of 5
En son kaynaklar
1 / 8
1 / 8