Kız çocuklarının geleceği için herkes harekete geçmeli
12 Ekim 2020
- Birleşmiş Milletler kuruluşları UNICEF, UNFPA ve UN Women ve Aydın Doğan Vakfı iş birliğiyle 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nın altıncısı, “Değişen Dünyada Kız Çocuğu Olmak” temasıyla stüdyodan canlı yayınla gerçekleştirildi.
- “Küresel salgın ve iklim değişikliği kız çocuklarını nasıl etkiliyor?” başlıklı panele katılan Arizona Üniversitesi’nde NASA astrobiyoloğu olarak görev yapan Türk bilim insanı Betül Kacar, “Erkeklere göre daha az kaynağa sahip olan kız çocuklarını korumak önümüzdeki günlerde ‘eski normal’ olarak devam etmeyecek. Bunun için eğitim alanında uzmanlarla çalışılmalı ve kız çocuklarına fırsatlar yaratılmalı, onlara saygı gördükleri bir çocukluk sağlamalıyız” dedi. Kacar genç kızlara da “Bilgiyi arayın, onu elde edin veya onu yaratın” diye seslendi.
Türkiye’de kız çocuklarının tüm potansiyellerine ulaşmalarının önündeki engellere dikkat çekmeyi amaçlayan 11 Ekim Dünya Kız Çocukları Günü Konferansı’nın altıncısı, ‘Değişen Dünyada Kız Çocuğu Olmak’ temasıyla gerçekleştirildi. UNFPA Türkiye Elçisi, ünlü oyuncu Hazal Kaya’nın moderatörlüğünde gerçekleşen konferansın konuk konuşmacısı, son dönemdeki iklim eylemleri ve çarpıcı söylemleriyle dikkat çeken genç iklim aktivisti Luisa Neubauer’dı. Konferansa Almanya’dan canlı olarak bağlanan Luisa, refah içinde yaşayan bir ülkede ve şanslı bir kız çocuğu olarak dünyaya geldiğini, küçükken aile büyüklerinin kendisine her zaman çalışırsa, yeterince öğrenirse, görevlerini yerine getirirse istediği her şeyi olabileceğini söylediğini ancak kendisine hiç kimsenin iklim krizinden söz etmediğini anlattı.
“Geleceğimizin elimizden alındığını görmek beni öfkelendirdi”
Luisa Neubauer; “İklim değişikliğine dair bir şeyler öğrenmek bakış açımı tamamıyla değiştirdi. İçinde yaşadığım bir yalanı da ortaya çıkarmamı sağladı. Hangi fırsatlara sahip olacağımız büyük bir yalandı. Sadece iklim krizi bağlamında doğru ya yanlış olmasıyla ilgili bir mesele değil, toplumsal cinsiyetler bağlamında da büyük bir boşluk ve ayrım var. Dünya çapında kız çocuklarının maruz kaldığı bir eşitsizlik bu ve genç bir kadın olarak, özgür bir dünyada yaşamamın önüne bir engel olarak çıkıyor. Bir tarafta ‘Her şey olabilirsin’ diyen bir ailem varken, diğer tarafta geleceğimizin elimizin elinden alındığını görmek beni öfkelendirdi. Bir yandan kız çocuklarının konuşmaları, faaliyetleri, iklime karşı örgütlenmesi ya da haklarını savunmasına alkış tutulurken diğer yandan her şeyin eskisi gibi devam etmesi saygısızlık… Sadece güzel şeyler söylemek ya da bazı güzel fotoğrafları paylaşmak yeterli değil! Kız çocuklarının başardığı şeylere saygı duymak, ayağa kalkıp harekete geçmek anlamına gelmeli. Bizi sadece harekete geçmek kurtaracak. Dünya Kız Çocukları Günü’nde sadece kız çocuklarının rolü ne olmalı diye sormanın ötesinde, başka herkesin rolü ne olmalı diye sormak istiyorum. Eğer gerçekten kız çocuklarının yaptıklarına saygı duymak istiyorsanız bir araya gelin, örgütlenin ve ne yapabilecekseniz yapın ki, bu kız çocuklarının geleceği şanslı ve gerçekten güvende olsun.” dedi.
Vuslat Doğan Sabancı: “Pandemiye rağmen hızlı adımlarla koşmaktan vazgeçmeyelim…”
Aydın Doğan Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Vekili Vuslat Doğan Sabancı, konferansta yaptığı konuşmada, pandemi nedeniyle kadınlara ve kız çocuklarına karşı şiddetin ve cinsel istismarın arttığını hatırlatarak, ev işçiliği ve bakım gibi daha az kazanan ve güvencesi olmayan işlerde çalışan kadın ve kız çocuklarının da krizin etkisini daha fazla hissettiğini söyledi. Aydın Doğan Vakfı’nın ve paydaşlarının ortak hedefinin, kız çocuklarına yönelik ayrımcılığın, dışlamanın ve şiddetin olmadığı bir dünya olduğunu vurgulayan Sabancı, “Her ne kadar pandemi nedeniyle bu hedefe ilerlerken yolumuza engeller çıksa da bunun bir maraton olduğunu unutmayalım ve hızlı adımlarla koşmaktan asla vazgeçmeyelim. Eğitim, özellikle de genç kızların eğitimi, Aydın Doğan Vakfı’nın kuruluşundan bugüne kadar misyon edindiği, öncelikli destek alanlarından biri olmuştur. Eğitime yapılan destek ve teşviklerle hem Türkiye ekonomisinin güçlenmesine katkı yaptığımıza hem de genç kızlarımızın topluma üretken bireyler olarak katılmalarını sağladığımıza inanıyoruz. Genç kızlarımızı sadece eğitimleri sırasında değil; eğitimleri sonrasında da hiç yalnız bırakmıyor, maddi ve manevi destek veriyoruz, vermeye de devam edeceğiz. Biz Doğan Ailesi ve Doğan Grubu olarak eğitim alanında yaptığımız katkıları bu topraklara olan minnet borcumuzun bir ifadesi olarak görüyoruz” dedi.
UNICEF: “Kız çocukları, geleceklerini etkileyecek kararlarda eşit söz hakkına sahip olmalı…”
UNICEF Türkiye Temsilci Yardımcısı Nona Zicherman ise şunları söyledi: “İklim değişikliği ve Covid-19’un kız çocukları üzerindeki olumsuz etkilerini tartışırken, onların bu zorlukları aşmada önemli bir rol oynayabileceğini ve halihazırda bu rolü oynamakta olduklarını aklımızda tutmalıyız. Onları bu süreçte karşılaştığımız problemlere yönelik çözüm süreçlerine dahil ederek, konunun bir parçası haline gelmelerini sağlamalıyız. Kız çocuklarının hayatlarını, sağlıklarını, yaşadıkları çevreyi ve geleceklerini doğrudan etkileyecek kararlarda eşit söz hakkına sahip olduklarından emin olmalıyız.”
UN Women: “Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını gerçekleştirmek istiyorsak cesur adımlar atmaya ihtiyacımız var”
UN Women Türkiye Ülke Direktörü Asya Varbanova da “Genç insanların, özellikle genç kadınların ve kız çocuklarının fikirlerini, yeteneklerini ve enerjilerini kullanmadığımız sürece, bugünün sorunlarıyla baş edemeyecek ve Sürdürülebilir Kalkınma Amaçlarını (SKA) gerçekleştiremeyeceğiz. Eğer 2030 yılına kadar bunları gerçekleştirmek istiyorsak, ilerlemeyi hızlandırmaya, büyük ve cesur adımlar atmaya ihtiyacımız var” diye konuştu.
UNFPA: “Kamu, özel sektör, sivil örgütler, ünlü isimler ve toplum kız çocukları için el ele vermeli…”
UNFPA’nın Temsilci Yardımcısı Zeynep Başarankut Kan ise salgın ve kriz dönemlerinde yoksulluk ve şiddet arttığı için toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiğini, bundan da en çok kadınların ve kız çocukları etkilendiğini vurguladı. UNFPA projeksiyonlarına göre pandemi nedeniyle yaşanan eve kapanma ve ekonomik küçülmenin önümüzdeki 10 yılda 13 milyon çocuk yaşta evliliğe daha neden olabileceğinin altını çizen Başarankut, salgından ötürü 6 aylık karantinanın da 41 milyon ek şiddet vakası ile sonuçlanabileceğini söyledi. “Özellikle kriz dönemlerinde kız çocuklarının karşı karşıya olduğu – bazen bu kolay görülemeyen risklerin farkında olunması, buna göre özel önlemlerin ve erişim çalışmalarının yapılması çok önemli. Kamu, özel sektör, sivil örgütler, ünlüler ve toplum bu mücadelede el ele vermeliyiz. Kimseyi geride bırakmamalıyız” ifadelerini kullandı.
Rol model kadınlar ve uzmanlar gençlere seslendi
Konferans kapsamında, moderasyonunu gazeteci Melis Alphan’ın yaptığı ‘Küresel salgın ve iklim değişikliği kız çocuklarını nasıl etkiliyor?” başlıklı bir panel düzenlendi. Arizona Üniversitesi’nde NASA astrobiyoloğu olarak görev yapan Türk bilim insanı Betül Kacar, “Erkeklere göre daha az kaynağa sahip olan kız çocuklarını korumak önümüzdeki günlerde ‘eski normal’ olarak devam etmeyecek. Bunun için eğitim alanında uzmanlarla çalışılmalı ve kız çocuklarına fırsatlar yaratılmalı, onlara saygı gördükleri bir çocukluk sağlamalıyız” dedi. Kacar genç kızlara da “Bilgiyi arayın, onu elde edin veya onu yaratın” diye seslendi.
Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi sosyal pediatrist Prof. Dr. Betül Ulukol da toplumsal cinsiyet algısının kız çocuklarını krizler karşısında daha kırılgan hale getirdiğini belirterek, “Ancak bu kırılganlığın ötesinde kız çocuklarının o kadar büyük güçleri var ki, biraz ilgi ve şefkatle bu dünyanın düzenini yeniden kurabilecek varlıklara dönüşebiliyorlar. Çocukluk bir potansiyel ve yetişkinler olarak bu potansiyeli kullanmalıyız. Bu çocukların geleceği için yapmamız gereken ilham kaynaklarını onların önüne sermek, gerçekten kendilerine rol model olabilecek birilerinin varlığı bu çocuklar için çok değerli…” şeklinde konuştu.
Gelişmekte olan ülkelerde kız çocukları ve kadınların güçlendirilmesi için çalışan, National Geographic’teki çalışmalarıyla tanınan fotoğrafçı Annie Griffiths de konferansa bağlanarak şunları söyledi: “Kız çocuklarına yapılacak olan yatırım, gelecek için yapabileceğimiz en iyi yatırımdır. Dünyayı değiştiriyorlar, bu nedenle eğitimli olmalarını sağlamalı ve onlara fırsat vermeliyiz. Eğitim almış kız çocukları çok daha iyi bir hayata sahip oluyor, daha geç evleniyor, aileleri çok daha başarılı oluyor. Kadınların ekonomik bağımsızlığa kavuşmaları önemli. Eğitimli kızlar bir ülkeyi, dünyayı ayağa kaldırırlar. Bunun için genç kızlara seslenmek istiyorum: Eğitim hakkınız için savaşın, öfkelenin, önünüzde duranlara da bunun iyi bir şey olduğunu anlatın. Öğrenmeyi bırakmayın, okumaya devam edin. Yaratıcı potansiyelinizi kullanın… Size inanan en az bir kişi bulun ve tabii kadınlar olarak birbirinizin en iyi dostu olun!”
Kanada’da cinsiyet ve sosyal eşitsizliğin iklim değişikliği deneyimini nasıl şekillendirdiği üzerinde çalışmalar yapan sosyolog Dr. Amber Fletcher da afetlerin de cinsiyetlere sahip olduğunu ifade ederek, “Hayatları farklı şekilde yapılandırılmış olan kız ve erkek çocukları iklim krizinden farklı etkileniyor. Kanada’da bile konuştuğum kadınlar, kuraklık döneminde çocuk büyütmenin zorluklarından söz ettiler. Bunlar kaçınılmaz değil, genç kadınlar adalet istiyor, kendi hükümetlerine hesap soruyorlar, çünkü engellerin her gün yıkılması gerekiyor” dedi.
Gençler hayal ettikleri dünyayı anlattı
Gözde Atasoy Kökçü’nün moderatörlüğünde gerçekleşen ‘Hayal ettiğimiz dünya - Gençler, dünyayı nasıl değiştirmek istediklerini tartışıyor’ başlıklı panele ise Şeyma Nur Sağınç, Muhammet Rüştü Aktaş, Selin Gören ve Dağlar Çilingir katıldı. Dünyanın farklı noktalarından gençler ise video mesajlarıyla seslerini duyurdular. Aydın Doğan Vakfı’ndan üstün başarı bursu almaya hak kazanan, bugünse küresel iklim değişikliğiyle mücadele amacıyla yürütülen sivil toplum projelerinde aktif rol alan Şeyma Nur Sağınç katıldı. “Gidişatı değiştirmek ve başka kızlara da örnek olmak istiyordum” diyen Şeyma, Aydın Doğan Vakfı çatısı altında arkadaşlarıyla birlikte gerçekleştirdiği Kelebek Etkisi ve 2 Derece projeleri hakkında bilgi verdi. Şeyma nasıl bir gelecekte yaşamak istediğini şöyle tanımladı: “Sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşamak istiyorum. Renkli, eşitlikçi, sürdürülebilir bir çevrede…”
Çocuk Hakları Gönüllüleri Derneği’nde Proje Koordinatörü olarak çocuk hakları ve çocuk katılımı alanında çalışmalarına devam eden Muhammet Rüştü Aktaş da gençlere “Özgür düşünün, özgür hissedin” diye seslenirken, çocukların kendilerini daha rahat ifade edecekleri ortamın yaratılması ve yetişkinlerin saygı duymasının önemine vurgu yaptı.
Yale Üniversitesi öğrencisi ve Fridays for Future Türkiye hareketinde iklim aktivisti olarak görev yapan Selin Gören de konuşmasında distopik bir senaryodan örnek vererek, “Gençler olarak artık krizin farkındayız, geleceğimiz için bu senaryoya aktif olarak müdahale etmeliyiz. Dünyada ve Türkiye’de bunun farkında olan binlerce genç var. Fridays for Future olarak 6 küresel eylem düzenledik. Ancak sadece gençlerin mücadelesi yeterli değil, her meslekten insanın yetenek ve deneyimlerini bu krizi çözmek için kullanmasına ihtiyacımız var” dedi.
Gençler ve çocuklar, bildiri yayımlayarak isteklerini açıkladı
Haziran ayından bu yana ‘İklim Değişikliği’ ve ‘Küresel Salgınlar’ın kız çocukları ve kadınlar üzerindeki etkileri konusunda çalışan 111 çocuk ve genç, düşüncelerini, eleştirilerini ve önerilerini kaleme aldıkları bir bildiri yayımladı. Bildiride iklim değişikliğiyle mücadelenin güçlenmesi için toplumun çok daha bilinçlenmeye ihtiyacı olduğunu vurgulanırken, konuya zorunlu eğitim müfredatında yer verilmesi istendi. İklim adaletinin sağlanması için tüm kurum ve kuruluşların daha etki odaklı çalışmasının beklendiği kaydedilen bildiri şöyle devam ediyor: “Biz aldığımız eğitimin herkes için ulaşılabilir, eşit ve güncel bilimsel bilgiye dayalı olmasını istiyoruz. Okula gönderilmeyen kız çocukları, çocuk işçiler ve salgın döneminde eğitiminde güçlük yaşayan tüm çocuk ve gençlerin eğitimden uzak kalmaması için ailelerin bilinçlendirilmesi, ailelere gereken desteğin yapılması gerektiğini düşünüyoruz. Mülteci veya değil, engeli olan ya da olmayan, çocuk yaşta çalışmak zorunda bırakılan, çocuk yaşta evlendirilen, kız ya da oğlan tüm çocuklar ve gençler dinlenmeli, ihtiyaçlarına kulak verilmelidir. Ancak bu şekilde, daha adil, daha eşit ve daha sürdürülebilir bir yaşam sağlanabilir.”