Zeynep Denli: “Birbirimizi anlayarak güçleniyoruz. Kadın kadının yurdudur”
UN Women'ın desteklediği merkezde çalışan Zeynep Denli COVID-19'un getirdiği yeni koşullarda kadınlara farklı yollardan nasıl ulaştığını anlatıyor.
Zeynep Denli, (31) BM Kadın Biriminin desteklediği SADA Kadın Gelişim ve Dayanışma Merkezinde sosyal çalışmacı olarak çalışıyor. Avrupa Birliği ve Japonya Hükümetince finanse edilen merkeze gelen Türk ve Suriyeli kadınların güçlenme hikâyelerinde rol oynayan Zeynep, Dünya İnsani Yardım Gününde, COVID-19’nun getirdiği yeni koşullarda kadınlara farklı yollardan nasıl ulaştığını anlatıyor.
“Yaklaşık dokuz yıldır toplumsal cinsiyet alanında eşitsizlikleri ortadan kaldırmak ve kadınların güçlenmesine destek olmak için çalışıyorum. 2019 Eylül ayından beri BM Kadın Biriminin, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği ortaklığında desteklediği SADA Kadın Gelişim ve Dayanışma Merkezinde sosyal çalışmacı olarak çalışıyorum. SADA’da geride bıraktığım aylarda birçok kadına koruma desteği sağlamaya çalışırken, kadınların maruz bırakıldığı şiddeti anlamasına ve şiddete karşı mücadele etmesine yardımcı oldum.
Mekânların cinsiyeti vardır ve bence SADA’nın cinsiyeti kadın. Çocuk bakım odası, emzirme alanı ve diğer özellikleriyle merkez, cinsiyetini gelen kadınlara belli ediyor. Buraya gelen kadınlar sorunlarını anlatabiliyor, çünkü kendilerini güvende hissediyorlar. Eğer mekânın cinsiyeti erkek olsaydı, bize bir şeyleri anlatmakta zorlanabilirlerdi. SADA’nın kapısından içeri giren her kadının farklı bir talebi oluyor. İlk görüşme sırasında kadının talebinin arkasında ne gibi problemler olduğunu ve kadının içinde bulunduğu zorlukları keşfederek harekete geçiyoruz.
Örneğin, bir gün merkeze kadın bir danışan geldi. Eşinin kardeşlerinin psikolojik durumunun çocuklarını kötü etkilediğini anlattı. Fakat görüşme devam ettikçe tek problemin bu olmadığını fark ettik. Kadının sistematik olarak psikolojik şiddete maruz bırakıldığı ortaya çıktı. Kendisini psikoloğa ve avukata yönlendirdim. Merkezde faal olan Türkçe kursuna katıldı. Kadın hakları ve kadına yönelik şiddet konularında danışmanlık aldı. Bu sırada eşinin de bulunduğu aile görüşmeleri gerçekleştirdik. Ailenin içinde bulunduğu durumdan kendisi kadar eşi de rahatsızmış. Daha sonra eşinin kız kardeşi de merkeze gelerek Türkçe kurslarına katılma talebinde bulundu. SADA olarak bir kadının ve ailesinin güçlenmesine bu şekilde destek olabildik.
SADA çalışanları olarak Türk ve Suriyeli kadın ve kız çocuklarına ve ailelerine elimizden gelen tüm desteği her türlü koşulda sağlıyoruz. COVID-19 sürecinde destek olduğumuz kadınlara erişebilmek ve destek olmaya devam edebilmek için çalışmalarımızı yeni koşullara göre uyarladık. Pandemi sürecinde SADA Merkezinden faydalanan tüm Türk ve Suriyeli kadınların takibini telefon üzerinden gerçekleştirmeye devam ettik. Telefonlarımız gece, gündüz ve hafta sonları sürekli açık ve ulaşılabilir oldu.
Örneğin sokağa çıkma yasağının uygulandığı bir hafta sonu bir kadın beni arayarak eşinden her türlü şiddeti gördüğünü ve eşinin kendisini ölümle tehdit ettiğini söyledi. Çocuklarıyla birlikte ailesinin evine giden kadın, eşinin, ailesinin evini bulabileceğini belirtti. Kadına haklarıyla ilgili bilgi verdim ve durumu İl Emniyet Müdürlüğünü arayarak aktardım. Sokağa çıkma yasağı olduğu için kendimiz emniyete gidemezdik. Emniyet beni ve kadını alarak bizleri karakola götürdü. Kadın yaşadıklarını anlatarak, kendisi ve çocukları için koruma talebinde bulundu ve COVID-19 devam ederken kadın ve çocuklar için koruma çıkartabildik.
Türk ve Suriyeli kadınların hayatlarına dokunabilmek beni de güçlendiriyor. Farklı kadınlık halleri, farklı deneyimler ve yaşam tarzlarımızın olduğunu görüyorum. Günün sonunda, birbirimize dokunarak, birbirimizi anlayarak hep birlikte gelişebiliyoruz ve ‘kadın kadının yurdudur’ diyebiliyorum.