Kadın dayanışması bizi güçlendiriyor: Selma & Safiye
Selma ve Safiye SADA Kadın Kooperatifindeki deneyimlerini paylaşıyor.
Bizler Gaziantep’ten Selma Fakı ve Safiye Mustafa. Türk, Suriyeli ve Afgan kadınlar tarafından kurulan SADA Kadın Kooperatifinin birer üyesiyiz. Kooperatifte birlikte yaratıyor, üretiyor, öğreniyor ve birbirimizi iyileştiriyoruz. Farklı kültürlerden gelen kooperatif üyelerinin her birinin bambaşka bir hayat hikayesi var. Pek çoğumuz savaşın küllerinden doğmayı başardık ve kendimize yeni hayatlar kurduk. Kadın dayanışması sayesinde güçlendik. Şimdiyse ürünlerimizi gitmediğimiz yerlere göndermek, hiç duymadığımız yerlere ulaştırmak istiyoruz.
Kim bilir neredeler?
Safiye: İsmim Safiye (55). Suriyeliyim, 4 çocuğum ve 3 torunumla birlikte yaşıyorum. Suriye’de eşimin benim için açtığı bir ayakkabı atölyem vardı. Çalışmama izin veren bir eşim olduğu için şanslıydım. Yaşadığım yerdeki pek çok insandan daha açık görüşlü bir insandım. Ekonomik güçlük çeken kadınları gelip benimle çalışmaları için destekliyordum. Zaman içinde kadınların her biri ayakkabı ustası oldular. Şimdi kim bilir ne yapıyorlar. Yaşıyorlar mı? Suriye’de mi yoksa başka bir yerdeler mi? Çok üzücü… 8 sene önce eşim ve çocuklarımla birlikte Suriye’den ayrıldık ve Gaziantep’e geldik. Eşim sonrasında bizi terk etti. Tek başıma ayaklarımın üzerinde durmak ve çocuklarıma bakmak benim için zor bir deneyim oldu. Psikolojik olarak çok yorucuydu.
Bir gün SADA Kadın Gelişim ve Dayanışma Merkezi diye bir yer olduğunu ve genç kadınlara bilgisayar eğitimi verdiklerini duydum. Kızımı kursa yazdırmak için birlikte SADA Merkezine gittik. Gittiğimde gördüm ki Türk ve mülteci her yaştan pek çok kadın var. Suriye’de ayakkabıcılık yaptığımı öğrenen çalışanlar SADA Merkezindeki ayakkabıcılık ve çantacılık atölyelerine katılabileceğimi söylediler. Ben de katıldım.
Bir başıma
Selma: İsmim Selma (34). Gaziantepliyim, annem ve babamla birlikte yaşıyorum. SADA Merkezine gelmeden önce Suriyelilere karşı önyargılarım vardı. Türkiye’nin omzunda yük olduklarını düşünüyordum. Suriyelilerin de bize karşı önyargıları vardı. Kursların ilk haftalarında Suriyeli kadınlar kadın başıma nasıl özgürce dolaşabildiğimi sorguluyordu. Ben onların nasıl düşündüklerini, algılarını anlamaya çalışıyordum. Ama sonuç olarak bir yolunu bulduk. Çok yakın arkadaşlıklar kurduk ve aramızda bir dayanışma yarattık.
Dayanışma yaralarımı sardı
Safiye: Savaş çok korkunç bir şey. Beş dakika sonra hayatta olacak mısın bilemiyorsun. Sevdiğin bir insanı ne zaman kaybedeceğini bilmiyorsun. SADA benim yaralarımı sardı. SADA Merkezinde Suriyeli, Türk ve Afgan kadınlar bir arada ve birlikteyiz. Birbirimize kalbimizi ve zihinlerimizi açtık. Bazılarımızın bir hayatı yoktu. SADA onlar için birer hayat kurdu. Sabahları uyanmak, akşamları uyumak ve hafta sonlarını iple çekmek için bir sebep verdi. Birlikte üretiyoruz. Üretimimiz profesyonelleşince pazarlama ve yönetim konularında eğitim almaya başladık. Sonra da devamı geldi.
SADA Merkezi beni kanatlandırdı, Kooperatif ise uçurdu
Selma: Suriyeli ve Afgan arkadaşlarımızla birlikte güçlerimizi birleştirdik ve 2019’un Mart ayında SADA Kadın Kooperatifini kurduk. Kooperatifi hep birlikte demokratik bir şekilde yönetiyoruz. Yöneticimiz yok; hepimiz yöneticiyiz. Halihazırda ayakkabı, çanta, catering ve ev tekstili üretimi yapıyoruz. Bilgisayar kılıfı, bez çanta, makyaj çantası ve deri çanta gibi ürünler üretiyoruz. Çanta, masa örütüsü, eşarp ve ev tekstili ürünlerinde ayrıca geleneksel Türk ve Suriye kumaşları kullanıyoruz. Kaliteli ürünler üretebilmek için sürekli kendimizi geliştiriyor ve büyük çaba sarf ediyoruz. Şimdiyse Kooperatife ivme kazandırmak ve işimizden gelir elde etmek istiyoruz.
Safiye: SADA’dan önce bir hayatım yoktu. Şimdiyse bize birlikte üretmek için güvenli bir alan yaratan bir Kooperatifin üyesiyim. SADA Merkezi beni kanatlandırdı, Kooperatif ise uçurdu. 2019’un Mart ayından bu yana 50 farklı kültürden kadınlarla birlikte daha profesyonel olmak için büyük çaba sarf ediyoruz. Çabalarımız uluslararası ölçekte de yankı buldu.
Savaştan Paris’e
Selma: SADA Kadın Kooperatifinin kurulmasından üç ay sonra gibi kısa bir sürede Paris Barış Forumu tarafından Kooperatifi tanıtmak üzere 1,600 başvuru arasından seçildik. İki arkadaşımız Paris’e giderek Kooperatifi tanıttı. Sonrasında ise en iyi projeler arasına seçilerek ilk 10’a girdik. Her zaman başaracağımıza inandık ve güvendik. Halihazırda yerel ölçekte tanınıyoruz ve çeşitli müşterilerden siparişler alıyoruz. Ama amacımız uluslararası ölçekte de tanınmak.
Safiye: Potansiyelimize inanıyoruz. Bizler savaşın kötülüklerinden sağ çıkmış kadınlarız. Bütün bu acılar bizi güçlü ve dirençli kıldı. Dayanışma içerisinde Kooperatifi kurduk ve birbirimizi güçlendirdik. Şimdiyse hikayelerimizi ürettiğimiz ürünler ile birlikte müşteriyle paylaşıyoruz. Ürünler müşteriye ulaştığında, müşteri ürünün yapımında kimlerin emeği var görebiliyor.
Zaman kuş gibi hızlı uçup giderdi, şimdiyse kaplumbağa gibi yavaş
Selma: Siparişlere yetişmeye çalışırken zaman hızla akıp geçerdi. Şarkı söyleyerek, dans ederek birlikte öğreniyor ve üretiyorduk. SADA bize bir meslek ve gelir imkanının yanında arkadaşlık da sundu. Birbirimizi Türk, Suriyeli, Afgan diye kategorize etmedik. Farklı dillerimiz, ülkelerimiz, inançlarımız ve kültürlerimiz olsa dahi bizler ilk önce arkadaşız. Şimdilerde zaman bir kaplumbağa kadar yavaş. COVID-19 salgını nedeniyle evlerimizde oturuyoruz. Bu zamanı Kooperatif için en verimli şekilde kullanmaya çalışıyoruz. Instagram hesabımızı yönetiyor ve online alışveriş sitemiz üzerinde çalışıyoruz. Sohbet gruplarımız aracılığıyla birbirimize göz kulak oluyoruz. Bu zor zamanlar arkadaşlığımız ve dayanışma olmasa çok daha zor geçerdi. Suriyeli arkadaşlarımın gönderdiği sesli mesajlar olmasa kendimi çok daha yalnız hissederdim. Birlikte çok daha güçlüyüz.
Safiye: Savaşın en talihsiz ve korkunç yüzünü görmüş birisi olarak, COVID-19 salgını ile baş etmek benim için çok daha kolay. Evde güvenli bir şekilde oturuyoruz. Dışarıdan bomba sesleri gelmiyor, kimse elektriğimizi ya da suyumuzu kesmiyor, kimse çocuklarımızı kaçırmıyor ya da sevdiklerimizi öldürmüyor. Ekonomik etkilerine rağmen COVID-19 salgınının yakın zamanda biteceğine, evlerimizden daha da güçlenmiş kadınlar olarak çıkacağımıza ve SADA’nın sesimiz ve gücümüz olması için çalışmaya devam edeceğimize şüphem yok.
Sesimizi duy: SADA
SADA hem Türkçe hem Arapçada ses anlamına geliyor. Hayatın kenarında köşesinde değil de tam merkezinde olmak için seslerimizi yükseltiyoruz. Kaliteli ürünlerimize, birlikte yaşam irademize, insanların hayatlarına katabileceğimiz değere ve kadın dayanışmasına güveniyoruz. Kendi ayaklarımız üzerinde durmak, Kooperatifi büyütmek ve yüksek kar elde etmek istiyoruz.
SADA Merkezi, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Sığınmacılar ve Göçmenlerler Dayanışma Derneği (SGDD) ortaklığında BM Kadın Birimi (UN Women) tarafından yönetiliyor ve Avrupa Birliği ve Japonya Hükümeti tarafından finanse ediliyor.