WFP’nin Mutfakta Umut Var projesi sığınmacıların iş dünyasına katılmalarına yardımcı oluyor
Mutfakta Umut Var projesi, Suriyeli sığınmacılara ve Türk vatandaşlarına mutfak eğitimi sağlıyor ve iş olanaklarının geliştirilmesine yardımcı oluyor.
Çayını yudumlarken, İstanbul’da restoran işletmecisi olan Gürsel İlgüz’ün yüzünde bir gülümseme var. Gülümsüyor çünkü – kendi ifadesiyle – sezgileri yine doğru çıktı ve kişisel olarak mutlu oldu.
Kendi kendisini yetiştirmiş olan restoran işletmecisi, ilk etapta WFP’nin Mutfakta Umut Var Projesi’ne katılan iki Suriyeli sığınmacıya iki aylık staj fırsatını vermeyi kabul ettiğinde risk aldığını söylüyor.
“İlk başta heyecanlıydım ama oldukça tereddütlüydüm. Şimdi onları tam zamanlı çalışanlar olarak nasıl tutabileceğimi düşünüyorum” diyor İlgüz.
MUV, ilgilenen Türk vatandaşları, geçici koruma altındaki Suriyeliler ve diğer sığınmacıların mutfak eğitimi aldıkları, amacı katılımcıların iş arama sürecine daha hazırlıklı olmalarına ve sığınmacıların kendi ayakları üzerinde durmasına yardımcı olmak olan bir program.
Ayrıca program, doğrudan etkileşim içerisinde bulunan sığınmacılar ve ev sahibi toplum üyeleri arasındaki sosyal uyumu geliştirmeyi amaçlıyor.
WFP, MUV projesini Millî Eğitim Bakanlığı ve ülkenin iş kurumu olan İŞKUR koordinasyonuyla uyguluyor.
Eğitime ek olarak proje, katılımcıların iş bulma olanaklarını artırmayı amaçlıyor.
Tümüyle Kore Cumhuriyeti tarafından finans edilen pilot bir aşamadan sonra, MUV, 2020 ve sonrasında yaygınlaştırılacak.
Önce, 2020’de Türkiye genelinde en az yedi ilde 600 öğrenci MUV’dan yararlanacak.
Bu öğrenciler, Adana, Ankara, İstanbul, İzmir, Kilis, Mardin ve Şanlıurfa’da eğitim görecek. Stajyerlere asgari ücret ödenecek ve staj için restoranlara yerleştirilen katılımcıların birçoğunun resmî iş piyasasına girmeleri bekleniyor.
Nura ve Hajeh, ikisi de geçici koruma altında Suriyeli sığınmacılar, bir restoranda eğitim alma fırsatını çok faydalı buluyorlar.
Daha iyi derecede Türkçe bilen ve işte Hajeh için çeviri yardımında bulunan Nura “İşler harika gidiyor. Çok şey öğreniyoruz ve insanlar bize çok iyi davranıyorlar” diyor. “Bu proje gelecek için bana umut veriyor”.
İlgüz, Nura ve Hajeh’de gördüğü bağlılıktan dolayı çok memnun olduğunu söylüyor. Ona 1979’da kendi ilk adımlarını hatırlatıyor. Bulaşıkçı olarak başlamış, sonradan komi olmuş ve 1987’de küçük bir çay evi açmak için eski patronlarından maddi bir destek alana dek çabalamaya ve basamakları tırmanmaya devam etmiş.
“Başlangıç yapmak için emek ve biraz destek gerçekten yardımcı olabilir. Bu çalışkan kadınları burada görmekten ve onlara yardım etmekten çok mutluyum” diyor.
Bağlılık ve adanmışlık çok önemli
Bağlılık ve adanmışlık, başka bir İstanbul restoranında Şef olan Fırat Yanardağ için de çok önemli.
Aynı zamanda aşçılık okulunda öğretmen olan Yanardağ için MUV, uzun süreli çalışmak istediği bir proje.
“Edindiğim beceri ve bilgileri aktarmayı seviyorum. MUV’u çok ilginç buluyorum; işimi ve sosyal sorumluluğu birleştiriyor“ diyor. “Nereden geldikleri veya sığınmacı olup olmadıkları önemli değil. Tek aradığım şey bu mesleğe olan adanmışlık. Bu kolay bir meslek değil”, diyor Yanardağ.
Bu bağlılığı ve adanmışlığı, çalışmak için her gün işe gidiş ve dönüş için 3 saat harcayan ve yakınmayan Gülbahar’da gördüğünü söyledi.
Gülbahar Türk bir MUV katılımcısı. Onun için işbaşı eğitim iyi bir fırsat.
“Fırat ve mutfak ekibinden eğitim aldığım için mutluyum. Bana önemli beceriler öğretiyorlar ve değerli bir deneyim kazandırıyorlar” diyor. “Ben ve diğer MUV katılımcıları sürekli olarak staj deneyimlerimizi konuşuyoruz. Herkesin gelişiminden dolayı memnun olduğunu duymak çok teşvik edici”.