Şiddetle mücadelede kurumlar arası iş birliğinin önemine dikkat çeken TAPV, sağlık sistemi için 10 öneri sunuyor
Şiddete Maruz Kalan Kadınlara Yönelik Sağlık Hizmet Mekanizmalarının Güçlendirilmesi Projesi
Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV), sağlık sisteminin şiddete maruz bırakılan kadınlar için daha etkili bir müdahale mekanizması haline getirilmesi amacıyla ‘Şiddete Maruz Kalan Kadınlara Yönelik Sağlık Hizmet Mekanizmalarının Güçlendirilmesi Projesi’ni yürüttü. Proje kapsamında binlerce sağlık çalışanının şiddetle mücadele konusundaki farkındalıklarını artıran TAPV, sağlık sistemine yönelik de 10 öneri sunuyor.
Şiddete maruz bırakılan kadınlara ilk müdahaleyi yapanlar arasında sağlık çalışanları, sosyal hizmet uzmanları, kolluk kuvvetleri ve sivil toplum kuruluşları bulunuyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde cinsel haklar ve üreme hakları alanında çalışan bir sivil toplum kuruluşu olan Türkiye Aile Sağlığı ve Planlaması Vakfı (TAPV) tarafından gerçekleştirilen bir araştırmada katılımcıların yüzde 70,4’ü kadınlara yönelik şiddetle mücadelede kurumlar arasındaki işbirliğini yetersiz bulduklarını ifade etti.
TAPV, şiddete maruz kalan kadınların sağlık kurumlarından nitelikli hizmet alması ve kurumlararası iş birliğinin artırılması amacıyla ‘Şiddete Maruz Kalan Kadınlara Yönelik Sağlık Hizmet Mekanizmalarının Güçlendirilmesi Projesi’ni uygulamaya koydu. Proje, UN Women tarafından Avrupa Birliği’nin finansal desteğiyle uygulanan Toplumsal Cinsiyet Eşitliği için Güçlü Sivil Alan projesi kapsamında hayata geçirildi.
TAPV Proje Koordinatörü Ayşe Tek, “Kadına yönelik şiddet dünya üzerinde ve ülkemizde en yaygın insan hakkı ihlallerinden biri ve önlenmesi gereken bir halk sağlığı sorunu. Dünyada her 3 kadından 1’i eş ya da yakın partneri tarafından fiziksel veya cinsel şiddete maruz bırakılıyor. Kadına yönelik şiddetle mücadele, toplumsal cinsiyet eşitliğini ve kadın odaklı bir yaklaşımı sağlık sistemine entegre etmek çok önemli” dedi.
Sağlık sektörü ve kadına yönelik şiddet alanında çalışan uzmanlar aracılığıyla şiddete maruz bırakılan kadınların nitelikli hizmet almaları için yürütülen projede bir dizi faaliyet gerçekleştirildi. 2023 yılında Kadına Yönelik Şiddetle Uluslararası Mücadele Günü’nde Cinsel Sağlık ve Üreme Sağlığı Hakları Platformuyla birlikte #ŞikayetimVar kampanyasını başlatan TAPV, kadınlara sağlık sistemindeki haklarını ve şiddetin kadın sağlığına olan etkileri konusunda farkındalık oluşturmayı amaçladı. #ŞikayetimVar Kampanyası ile birlikte sosyal medyada 3 ay gibi kısa bir sürede 900 binin üzerinde kişiye ulaşıldı.
TAPV, proje kapsamında kadına yönelik şiddetle mücadelede kilit rol oynayan aile hekimleri, adli tıp uzmanları, sosyal hizmet uzmanları, ebeler, hemşireler, halk sağlığı uzmanları, psikiyatristler, hukukçular gibi profesyonellerin dahil olduğu meslek örgütleri, kadın örgütleri, yerel yönetimler ve kamu kurum çalışanlarıyla çalıştaylar düzenledi. Çalıştaylar ve raporlar aracılığı ile 200’ün üzerinde uzmanla işbirliği yapıldı. Sosyal hizmet uzmanları, psikologlar ve sağlık çalışanlarına yönelik web seminerlerine 200’ün üzerinde saha çalışanı katıldı. Bu seminerleri TAPV Akademi’de Uzmanlar İçin Şiddet ve Sağlık Eğitim Modülü’ne dönüştüren TAP Vakfı, bu sayede yaklaşık 2000 kişiye ulaştı.
UN Women Program Yöneticisi Ebru Ağduk: “Şiddete başvuran kadınların ilk başvurdukları yer sağlık kurumları. Kadınlar burada, kamu kurumları arasındaki koordinasyon yetersizliği nedeniyle de ihtiyaç duydukları nitelikli hizmeti alamayabiliyorlar. Proje, bu ihtiyaca dikkat çekiyor ve sağlık kurumlarının kadına yönelik şiddetle ilgili kapasitesini güçlendirmeyi hedefliyor. Ayrıca, çok sektörlü iş birliğinin güçlendirilmesi, şiddete karşı bütüncül bir yanıt sağlamak ve daha kapsamlı destek sunmak için sağlık, hukuk ve sosyal hizmetleri entegre etmek açısından büyük önem taşıyor. TAP Vakfı ile yürüttüğümüz bu proje, kadına yönelik şiddet vakalarında toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın odaklı bir yaklaşımı sağlık sisteminde geliştirmek için önemli bir adım oldu.”
Proje ile uzman kurumların ve çalışanların katılımcı bir çalışma süreciyle birlikte sağlık sisteminin şiddet gören kadınlar için ‘kilit’ rol oynayabileceğine dikkat çeken TAPV, sağlık sistemi için 10 önlem maddesinin hayata geçirilmesi gerektiğini vurguluyor:
1. Şiddete maruz bırakılan kadınlarla çalışan tüm sağlık çalışanları düzenli olarak toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddete ilişkin nitelikli bir mesleki-hizmet içi eğitim almalı.
2. Tıp fakülteleri ile ebelik, hemşirelik gibi sağlık çalışanları yetiştiren bölümlerin eğitim müfredatlarında tıp ve sağlık hukuku, toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle mücadele eğitimleri eklenmeli.
3. Aile hekimlerinin şiddet yaşayan kadınları destekleyebilmesi için yapısal sevk/yönlendirme algoritmasını bilmesi kadar kurumlar arası iş birliği ve aile hekimlerinin desteklenmesi sağlanmalı.
4. Kadına yönelik şiddet, ihmal ve istismar vakalarıyla çalışan birinci, ikinci ve üçüncü basamak sağlık çalışanlarının ihtiyaçları bulundukları kurumlara ve bölgenin farklılıklarına göre değerlendirilmeli.
5. Sağlık çalışanlarına dönük şiddet vakalarının artışı nedeniyle hem kadınlar açısından hem de sağlık çalışanları açısından koruyucu-önleyici düzenlemeler yapılmalı.
6. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadına yönelik şiddetle ilgili eğitim alan kolluk görevlisi hastanede bulunmalı.
7. Şiddete maruz bırakılan kadın hastaneye ya da diğer sağlık kurumlarına eriştikten sonra kadının mahremiyet hakkının ve mesleki güven ilişkisinin gözetildiği bir odada görüşme yapılmalı.
8. Sosyal hizmet uzmanı ile temas kurarak koruyucu-önleyici bir müdahale planının ortaya çıkarılması sağlanmalı.
9. Cinsel şiddet vakaları odağında pilot uygulama olarak ortaya konulan, Kadın Tıbbi Destek Merkezleri nitelikli olarak tüm şehirlerde yaygınlaştırılmalı.
10. Sosyal hizmet uzmanı psikolog gibi doğrudan travma odaklı çalışan meslek elemanları bu birimlerde 7-24 bulunmalı.