Gazze: Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Filistin halkına soykırım yaptığı gerekçesiyle İsrail'e karşı Uluslararası Adalet Divanı’nda açtığı dava başladı
Güney Afrika Uluslararası Adalet Divanı'na İsrail'in Filistinlilere soykırım uyguladığını söyledi
Güney Afrika, Gazze'de sivillere yönelik toplu katliamlara son verilmesi amacıyla BM'nin en yüksek mahkemesinde açtığı davada İsrail'i Gazze'deki Filistinlilere soykırım uygulamakla suçladı; İsrail ise bu iddiayı "temelsiz" bularak şiddetle reddetti.
7 Ekim'de İsrail'in güneyinde 1,200 kadar İsrailli ve yabancı uyruklunun ölümüne ve 250 kadarının rehin alınmasına yol açan Hamas liderliğindeki terör saldırılarına karşılık olarak İsrail'in Gazze Şeridi'nde yoğun bombardımanı sürdürüyor.
Güney Afrikalı hukuk ekibi Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı'na, İsrail'in 1967'den beri işgal altında tuttuğu 365 kilometrekarelik Gazze Şeridi'nde geniş çaplı bir savaş başlatmasından bu yana "soykırıma varan bir davranış biçimi" sergilediğini söyledi.
Güney Afrikali hukuk ekibi "Bu cinayetler Filistinlilerin yaşamının yok edilmesinden başka bir şey değildir. Kasıtlı olarak gerçekleştiriliyor, yeni doğan bebekler de dahil olmak üzere hiç kimsenin canı bağışlanmıyor" ifadelerini kullandı.
Güney Afrikalı Avukat Adila Hassim, İsrail'in eylemlerinin 2,3 milyon Filistinliyi havadan, karadan ve denizden eşi benzeri görülmemiş düzeyde saldırılara maruz bıraktığını, bunun da binlerce sivilin ölümüne, evlerin ve temel kamu altyapısının tahrip edilmesine yol açtığını vurguladı.
Güney Afrikalı avukat, İsrail'in ayrıca yeterli insani yardımın ihtiyaç sahiplerine ulaşmasını engellediğini ve "bombalar düşerken" yardım sağlamanın imkansızlığı nedeniyle açlık ve hastalıktan ölüm riski yarattığını kaydetti.
"Gazze'deki Filistinliler nereye giderlerse gitsinler amansız bir bombardımana maruz kalıyorlar" diyen Hassim, o kadar çok sayıda insanın öldürüldüğünü ve çoğu zaman toplu mezarlara kimlikleri tespit edilemeden gömüldüklerini söyledi. Ayrıca 60 bin Filistinlinin de yaralandığını ve sakat kaldığını belirtti.
Hassim "Evlerinde, sığındıkları yerlerde, hastanelerde, okullarda, camilerde, kiliselerde ve aileleri için yiyecek ve su bulmaya çalışırken öldürüldüler. Kaçtıkları yerleri tahliye edemediklerinde ve hatta İsrail'in ilan ettiği güvenli yollardan kaçmaya çalıştıklarında bile öldürüldüler" dedi.
Güney Afrika, İsrail'e karşı iddialarının bir parçası olarak, İsrail'in Hamas önderliğindeki saldırılara verdiği yanıtın ilk haftasında Gazze'ye 6 bin bomba isabet ettiğini iddia ediyor. Avukat Hassim, bu bombalar arasında "Şeridin güvenli olarak belirlenen güney bölgelerinde" ve mülteci kamplarının bulunduğu kuzeyde en az 200 kez 2 bin kiloluk bombaların kullanıldığını söyledi.
Bu silahların "mevcut en büyük ve en yıkıcı bombalardan bazıları" olduğunu savunan Hassim, soykırımların "asla önceden ilan edilmediğini, ancak bu mahkemenin, soykırım eylemlerinin makul bir iddiasını haklı çıkaran bir davranış modelini ve ilgili niyeti tartışmasız bir şekilde gösteren son 13 haftalık kanıtlardan yararlanabileceğini" sözlerine ekledi.
Sözleşme'nin yükümlülükleri
Güney Afrikalı avukatlar Uluslararası Adalet Divanı yargıçlarına, İkinci Dünya Savaşı sonrasında Birleşmiş Milletler Üyeleri tarafından insanlığa karşı işlenen suçları önlemek amacıyla imzalanan Soykırım Sözleşmesi'ni ihlal ettiğini söylediler.
Güney Afrika'yı temsil eden John Dugard, Sözleşme'nin "insanlığı kurtarmaya adanmış" olduğunu ve Sözleşme'yi imzalayan tüm ülkelerin "sadece soykırım eylemlerinden vazgeçmekle değil, aynı zamanda bunları önlemekle de yükümlü olduklarını" vurguladı.
Duruşma 12 Ocak günü İsrail'in sunumuyla devam edecek.
Konuyla ilgili başka bir gelişmede, BM'nin en üst düzey insan hakları yetkilisi Volker Türk Gazze'nin işgaline yönelik eleştirileri savunarak, uluslararası insani hukukun "ağır ihlallerini" dile getirmenin "antisemitik olmadığını" söyledi.
10 Ocak tarihinde İsrail gazetesi Haaretz'de bir yazı kaleme alan Volker Türk, "7 Ekim'de Hamas ve diğer silahlı gruplar tarafından Gazze'den başlatılan saldırının şok edici acımasızlığını" bir kez daha şiddetle kınadı.
BM İnsan Hakları Şefi, ardından gelen katliamların İsrail'de "yoğun ve devam eden bir travma" yarattığını belirttikten sonra, ülkenin "ezici güç kampanyasının" "uluslararası hukukun ağır ihlalleriyle lekelendiği" konusunda ısrar etti.
Gazze'den İsrail'e roket atışlarının da devam ettiğini belirten Türk, bazı İsrailli yetkililerin "kan iftirası" teşkil ettiğini iddia ederek Ofisinin endişelerini itibarsızlaştırmaya çalışmasından duyduğu üzüntüyü dile getirdi.
BM İnsan Hakları Şefi, "7 Ekim'den bu yana Batı Şeria'da yüzlerce Filistinliyi öldüren İsrail askerleri ve silahlı yerleşimcilerden hesap sorulmamasından ya da uluslararası insani hukuk ve insan hakları hukuku açısından ciddi kaygılara yol açan bir savaşın uzatılmasından üzüntü duymak kan iftirası değildir" dedi.
Diplomasi New York'ta devam ediyor
New York'taki BM Genel Merkezi'ndeki diplomatlar ise İsrail-Filistin krizi konusunda daha fazla uzlaşı arayışını sürdürerek 11 Ocak gecesi Güvenlik Konseyi'nde Gazze savaşının yayılmasını engellemeyi amaçlayan bir karar tasarısını kabul etti.
BM diplomatları, Yemen'in Kızıldeniz kıyısındaki Huthi isyancılarının, Filistinlileri ve Hamas militanlarını desteklemek adına yaptıklarını söyledikleri uluslararası gemilere yönelik saldırılarına son vermelerini talep etti.
12 Ocak tarihinde Güvenlik Konseyi'nin, Konsey'in yeni üyesi Cezayir'in talebi üzerine, Filistinlilerin Gazze'den zorla göç ettirilmesi ihtimaline ilişkin endişeleri görüşmek üzere toplanması bekleniyor.