BM Paneli: Deprem Bölgesindeki Engelli Kadınların Anlatılmamış Hikayeleri
BM Gaziantep'te toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı 16 Günlük Aktivizm kapsamında depremde engelli kadınları ele alan anlamlı bir panel düzenledi
BM Mukim Koordinatörü "Yüksek sesle ve net bir şekilde söylüyoruz - engelliler de dâhil olmak üzere herhangi bir kadına veya kız çocuğuna yönelik şiddetin hiçbir türünün bahanesi yok" dedi.
Doğal afetlerden, kadınlar ve kız çocukları daha fazla etkileniyor ve engelli olanlar daha da kırılgan durumda olanları oluşturuyor. Engelli kadın ve kız çocuklarının karşılaştıkları zorluklar genellikle göz ardı edilebiliyor.
BM Türkiye, kadınların ve kız çocuklarının doğal afetler sırasında ve sonrasında karşılaştıkları zorluklara ışık tutmak amacıyla engelli bireyleri, kamu, özel sektör, sivil toplum temsilcilerini, akademisyenleri ve ortaklarını bir panelde bir araya getirdi.
"Deprem Bölgesinde Engelli Kadınların Anlatılmamış Hikâyeleri" Paneli 8 Aralık tarihinde Kahramanmaraş depremlerinden etkilenen 11 ilden biri olan Gaziantep'te gerçekleştirildi.
Panel, Uluslararası Göç Kuruluşu IOM, Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, BM Enformasyon Merkezi, BM Nüfüs Fonu UNFPA ve BM Kadın Birimi UN Women'ın da aralarında bulunduğu Türkiye'deki Birleşmiş Milletler (BM) kuruluşları ile Alan Bazlı Koordinasyon ekibinin desteğiyle, toplumsal cinsiyete dayalı şiddete karşı 16 Günlük Aktivizm kapsamında düzenledi.
Etkinlik, depremlerin ardından engelli kadın ve kız çocuklarının yanı sıra engelli aile üyelerine destek olan kadınların yaşadığı benzersiz zorluklara ve risklere odaklandı. Panel özellikle engelli kadınların şiddet karşısında artan savunmasız durumları ile hizmet sağlayıcıların bu tür riskleri azaltmadaki rolü oldu.
Etkinliğin açılış konuşmasını yapan BM Mukim Koordinatörü Babatunde Ahonsi, engelli kadın ve kız çocuklarının seslerinin ve bakış açılarının karar alma süreçlerine entegre edilmesinin önemini vurguladı. Sınırlı hareket kabiliyeti, erişilebilirlik zorlukları ve afet travması nedeniyle engelli kadınların fiziksel şiddete maruz kalma riskinin arttığını ve bunun toplumsal damgalamayla birleştiğini vurguladı.
Ahonsi, deprem sonrası kaynaklara ve iş fırsatlarına sınırlı erişim, engelli kadın ve kız çocuklarının sömürü ve ekonomik istismara karşı savunmasızlığını daha da kötüleştirebildiğini kaydetti.
"Bu zorlukların ele alınması, engelli kadın ve kız çocuklarının karşılaştıkları durumların kapsamlı bir şekilde anlaşılması ve haklarını tam olarak kullanabilmeleri için hepimizin onları destekleyecek adımlar atması gerekiyor" diyen Ahonsi, BM ülke ekibinin engelli kadın ve kız çocuklarının kalkınmanın her alanında rollerini geliştirmek için ortaklar ve paydaşlarla yakın bir şekilde çalışmaya devam edeceğini vurguladı.
Ahonsi, "Yüksek sesle ve net bir şekilde engelliler dahil herhangi bir kadına veya kız çocuğuna karşı şiddetin hiçbir türünün bahanesi yok" diye konuştu.
IOM Misyon Şefi Yardımcısı Claudia Natali de konuşmasında engelli kadın ve kız çocuklarının seslerini duyurabilecekleri ve haklarının korunabileceği güvenli ve erişilebilir bir ortamın sağlanması için birlikte çalışılması gerektiğini vurguladı.
Natali, "Engelli olsun olmasın, hassas durumdaki kadın ve kız çocuklarının depremden toparlanma süreci boyunca haklarına eşit erişimini garanti altına alan daha güvenli ve daha kapsayıcı bir toplum için somut adımlar atalım" çağrısı yaptı.
Gaziantep Vali Yardımcısı Murat Akyüz ise, Türkiye'deki engellilerin mevcut durumuna ilişkin verdiği bilgilerde, 4 milyon 876 bin engelli bireyin yüzde 56'sının kadın olduğunu belirtti. Akyüz, engelli kadınların istihdamı ve sosyal kapsayıcılık konularının ele alınması gerektiğinin altını çizerek, Gaziantep'in 2023 yılında yüzde 30'u kadın olmak üzere 500 engellinin istihdam edilmesine yönelik çabalarını örnek gösterdi.
Etkinlikte, UNFPA Program Analisti Eda Özyurt Kılınç'ın moderatörlüğünde toplumsal cinsiyete dayalı şiddet ve engelliliğin kesişimini inceleyen bir panel düzenlendi. Panelistler arasında Kadın Koalisyonu'ndan Aktivist Lütfiye Kelleci Birer ve Sened Derneği'nden Engelli Kapsayıcılığı Teknik Koordinatörü İdil Seda Ak yer aldı. 6 Şubat depremlerinden sağ kurtulan 2 engelli kadın da panelde yer aldı: Sosyal Hizmetler Telefon Operatörü görme engelli Mukaddes Perihan ve serebral palsi hastası, kendisini "süper anne" olarak tanımlayan, biri down sendromlu 2 çocuk annesi Pınar Yücel. Panelde, depremlerin hassas gruplar üzerindeki etkisine odaklanılarak toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin temel nedenleri araştırıldı.
Panelin açılış konuşmasını yapan Eda Özyurt, çatışma, kitlesel göç ve afet dönemlerinde, diğer tüm mekanizmalar gibi adalet mekanizmasının da zarar görmesi nedeniyle toplumsal cinsiyete dayalı şiddetin artma eğiliminde olduğunu vurguladı.
Özyurt "Bu nedenle, deprem gibi afetlerin ardından insani yardım çalışanları olarak toplumsal cinsiyete dayalı şiddet var mı sorusuna cevap aramayız, yükseldiği ön kabulü ile önleyici ve koruyucu tedbirleri almaya çalışırız. Ve en çok etkilenen gruplardan biri de engelli kadınlar ve kız çocuklarıdır” diye açıkladı.
Panelistlerden Lütfiye Kelleci, toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaşmanın yolunun toplumsal normlara ve farklı cinsiyetlere biçilen rollere meydan okumaktan, kadınların işgücüne aktif katılımını sağlamaktan, ilerlemelerinin önündeki engelleri ortadan kaldırmaktan ve karar alma mekanizmalarındaki rollerini artırmaktan geçtiğini vurguladı.
Kelleci, engelli kız çocuklarının eğitim alanında karşılaştıkları zorlukların, özellikle de toplumsal normlar nedeniyle yatılı okullara gönderilmelerindeki isteksizliğin ele alınmasının önemini vurguladı. Özellikle işitme engelliler için erişilebilir eğitim seçeneklerine duyulan acil ihtiyacın altını çizen Kelleci, arama kurtarma ekipleri için işitme engelli bireylere göre uyarlanmış sistemler de dâhil olmak üzere kapsayıcı eğitimin önemini de vurguladı.
Panelist İdil Seda Ak, "Türkiye'de engelliler arasındaki cinsiyet eşitsizliği, kadınlar arasında okuma yazma bilmeyenlerin oranının yüzde 51,26 olduğunu ortaya koyuyor ve bu durum, kadınların yalnızca yüzde 12,5'inin işgücüne katılması nedeniyle onların kırılganlıklarını daha da artırıyor. Bu dezavantaj onları sadece daha yüksek şiddet riskiyle karşı karşıya bırakmakla kalmıyor, aynı zamanda hedefe yönelik destek ve müdahaleye duyulan acil ihtiyacı da vurguluyor" diye konuştu.
Ak, engelli kadınların, özellikle de ruh sağlığı sorunları olanların, cinsel istismar riskiyle daha fazla karşı karşıya olduğunun da altını çizdi. Mevcut rehabilitasyon merkezleri kapsayıcılıktan yoksun e işitme engelliler için erişilebilirliğin sınırlı olduğunu da belirtti.
Panelist Pınar Yücel, depremden sonra karşılaştığı engellerin arttığını vurgulayarak kişisel deneyimlerini paylaştı.
"Ben kendimi engelli değil, özel bir insan olarak tanımlıyorum" diyen Perihan, depremlerden sonra iki çocuğuna tek başına bakmanın zorluklarına dikkat çekti.
Panelist Mukaddes Perihan eğitim yolculuğunun 27 yaşında başladığını ve 34 yaşında iş bulduğunu anlattı. Deprem deneyimini yansıtan Perihan, deprem olduğunda mont ya da el feneri gibi temel eşyalara öncelik vermek yerine içgüdüsel olarak önce başörtüsünü ve uzun eteğini aldığını söyledi.
Perihan yaşadığı Adıyaman'ın Kahta ilçesinde benzer durumları olan kadınları bir araya getiren bir organizasyon olmadığını söyledi. "Olsaydı birbirimize destek olurduk, birbirimizden öğrenirdik. Neyse ki destekleyici bir ailem var, işleri halletmemi kolaylaştırıyorlar ama bu desteğe sahip olmayan kadınlar için hayat daha zor" dedi.