İsrail-Filistin krizi: Gazze'den ilk tahliyeler; mülteci kampı saldırılarına tepkiler büyüyor
BM yardım şefi, artık "küresel bir kriz" haline gelen bu konuya yaklaşımda "önemli değişikliğine" ihtiyaç olduğunu söyledi.
BM Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus, Mısır'ın Çarşamba günü Gazze Şeridi'ndeki en kritik durumdaki onlarca hasta ve yaralıyı tedavi için kabul etme kararını memnuniyetle karşıladı. Bu arada BM yardım şefi, artık "küresel bir kriz" haline gelen bu konuya yaklaşımda"önemli değişikliğine" ihtiyaç olduğunu söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Başkanı, "Tıbbi tahliyelerin planlanması konusunda Mısır Sağlık Bakanlığı ile birlikte çalışıyoruz ve destek vermeye devam edeceğiz" dedi.
DSÖ, 81 kişinin tedavi için Mısır'a geçişine izin verildiğini söyledi.
DSÖ Başkanı'nın açıklamaları, Mısır ve Gazze arasındaki Refah kapısının 7 Ekim'den bu yana ilk kez Çarşamba sabahı istisnai olarak açılmasına ve bazı yaralı Filistinlilerin yanı sıra yabancılar ve çifte vatandaşların da bölgeden ayrılmasına izin verildiği haberlerle aynı zamanda yaşandı.
Refah kapısı, Hamas militanlarının 2007 yılında Gazze Şeridi'nin kontrolünü ele geçirmesinin ardından bölgeye abluka uygulayan İsrail tarafından kontrol edilmeyen tek giriş noktası.
'Çok daha büyük ihtiyaçlar'
Tedros sosyal paylaşım platformu X üzerinden yaptığı açıklamada "dikkatlerin Gazze'deki binlerce hastanın çok daha büyük ihtiyaçlarından başka yöne çekilmemesi gerektiği" uyarısında bulundu ve hastanelerin korunmasının yanı sıra Gazze Şeridi'ne tıbbi yardım akışının "derhal hızlandırılması" çağrısını yineledi.
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi'ne (OCHA) göre Salı günü, Refah üzerinden yardım sevkiyatının yeniden başladığı 21 Ekim'den bu yana Gazze'ye su, gıda ve ilaç taşıyan 59 kamyondan oluşan en büyük konvoy giriş yaptı.
Ancak OCHA, "hayat kurtaran ekipmanı çalıştırmak için umutsuzca ihtiyaç duyulan" yakıtın girişinin yasaklanmaya devam ettiğini söyledi.
DSÖ, X üzerinden yaptığı açıklamada Gazze'de ciddi ihtiyaç sahibi olanlar arasında binlerce ağır yaralı sivilin (çoğu çocuk); hayatta kalmak için böbrek diyalizine ihtiyaç duyan 1.000'den fazla kişinin; kanser tedavisine ihtiyaç duyan 2.000'den fazla kişinin; kardiyovasküler hastalıkları olan 45.000 kişinin ve diyabet hastası 60.000'den fazla kişinin bulunduğunu söyledi.
'Sürekli erişim'
Tedros, "Bu hastalar Gazze içinde sağlık hizmetlerine sürekli olarak erişebilmelidir. Hastaneler ve diğer sağlık tesisleri bombardımandan ve askeri kullanımdan korunmalıdır" dedi.
DSÖ, 7 Ekim 2023 tarihinden önce, Gazze'de ihtiyaç duyulan uzmanlaşmış sağlık hizmetlerinin bulunmaması nedeniyle her gün yaklaşık 100 hastanın Gazze Şeridi dışında uzmanlaşmış sağlık hizmetlerine erişmesi gerektiğini söyledi.
"DSÖ, yakıt, su, gıda ve tıbbi malzeme dahil olmak üzere insani yardım için acil ve hızlandırılmış erişim çağrısında bulunuyor".
BM Genel Sekreteri António Guterres Salı günü yaptığı açıklamada, Gazze’ye giriş yapan yardımların hacminin, çatışmaların yoğunlaştığı bölgede mahsur kalan sivillerin sayısıyla orantılı olmadığını vurguladı.
Barınaklar 'kapasitenin dört kat üzerinde' dolu
Gazze'de 1.4 milyondan fazla insan ülke içinde yerinden edilmiş durumda ve 689,000'den fazlası BM Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) 150 tesislerinde barınıyor.
OCHA, son günlerde, daha önce ev sahibi ailelerin yanında kalan on binlerce yerinden edilmiş insanın, gıda ve temel hizmetler arayışıyla kamu barınaklarına taşındığını söyledi.
OCHA, UNRWA barınaklarının şu anda amaçlanan kapasitelerinin neredeyse dört kat üzerinde olduğu uyarısında bulundu.
Lazzarini Gazze'de
UNRWA Genel Komiseri Philippe Lazzarini'ye Çarşamba günü Gazze'ye giriş izni verildi ve Lazzarini burada Filistinli topluluklar ve yüz binlerce sivile ellerinden geldiğince hizmet vermeye devam eden UNRWA meslektaşlarıyla bir araya geldi.
Lazzarini, İsrail bombardımanının başlamasından bu yana Gazze'ye girmesine izin verilen en üst düzey BM yetkilisi oldu.
New York'taki muhabirlere bilgi veren BM Sözcüsü Stephane Dujarric, Lazzarini’nin "Gazze'deki UNRWA personeline takdirlerini göstermek için orada olduğunu söyledi ve UNRWA'nın bugüne kadar 70 meslektaşını kaybettiğini sözlerine ekledi". UNRWA X hesabından yaptığı açıklamada hava bombardımanı sırasında 22 çalışanının daha yaralandığını belirterek "bu sayı bu kadar kısa bir süre içinde bir çatışmada ölen en yüksek BM yardım çalışanı sayısıdır" dedi. Sözcü Stephane Dujarric ayrıca yaklaşık "500 yabancı pasaport sahibinin (Gazze’den) çıkışına izin verildiğini" bildirdi ve yerleşim bölgesine giriş ve çıkışların BM'nin krizin başlamasından bu yana aralıksız çalışan bazı BM personelini rotasyona tabi tutmasına olanak sağladığını sözlerine ekledi.
Olası İsrail savaş suçları: İnsan Hakları Yüksek Komiserliği (OHCHR)
BM insan hakları ofisi OHCHR, Çarşamba günü öğleden sonra attığı bir tweet'te Gazze'deki sivil ölüm ve yaralanma sayısının yüksekliğine dikkat çekerek "İsrail'in (Salı günü) Jabalia mülteci kampına düzenlediği hava saldırılarının ardından meydana gelen yıkımın boyutları göz önüne alındığında, bunların savaş suçu teşkil edebilecek orantısız saldırılar olduğuna dair ciddi endişelerimiz var" dedi. Haberlere göre Gazze Şehri'nin kenarındaki mülteci kampına en az altı hava saldırısı düzenlendi ve Hamas'ın kontrolündeki sağlık bakanlığı İsrail saldırılarında çoğu kadın ve çocuk 50 kişinin öldüğünü, en az 150 kişinin de yaralandığını bildirdi. İsrail saldırıda bir Hamas komutanının hedef alındığını söyledi.
Hamas'a bağlı medyaya göre Çarşamba günü düzenlenen ikinci bir hava saldırısında iki gün içinde toplam 195 Filistinli öldürüldü.
Çocuklara yönelik 'korkunç ve dehşet verici' saldırılar
Çarşamba gecesi geç saatlerde New York'ta bir açıklama yapan BM Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, iki gün üst üste yaşanan saldırıların ardından Cebaliye kampından gelen "katliam görüntülerinin" "korkunç ve dehşet verici" olduğunu söyledi.
"Saldırıların çocuklar üzerindeki etkisine ilişkin henüz bir tahminimiz olmasa da, insanların evleri yerle bir edildi, yüzlerce kişi yaralandı ve öldü, ölenler arasında çok sayıda çocuk olduğu bildiriliyor.
Açıklamada, "Bu iki saldırı, 25 gündür devam eden bombardımanlarda -bugünkü ölümler hariç- 3,500'den fazla çocuğun hayatını kaybetmesine ve 6,800'den fazla çocuğun yaralanmasına yol açtığı bildirilen saldırıları takip meydana gelmiş bulunuyor. Bu, 25 gün boyunca her gün 400'den fazla çocuğun öldürülmesi ya da yaralanması anlamına geliyor. Bu yeni normal haline gelemez" dendi.
UNICEF, mülteci kampları, ülke içinde yerinden edilenler için yerleşim yerleri ve buralarda yaşayan sivillerin uluslararası insani hukuk kapsamında korunduğunu belirtti.
"Yoğun nüfuslu yerleşim bölgelerine yönelik saldırılar ayrım gözetmeyen etkilere sahip olabilir ve kesinlikle kabul edilemez" dendi.
Rehinelerin durumu bilinmiyor
Günün erken saatlerinde DSÖ başkanı Tedros sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, ajansın 7 Ekim'de Hamas tarafından İsrail'den kaçıırlan 240 rehinenin durumuyla ilgili ciddi endişe duymaya devam ettiğini belirtti - "özellikle acil tıbbi müdahaleye ihtiyaç duyan çocuklar, kadınlar, yaşlılar ve sağlık sorunları olanlar" ve rehinelerin derhal serbest bırakılmaları yönündeki çağrılarını yineledi.
Gazeteciler için 'korkunç bedel'
OCHA, İsrail'in Gazze'nin kuzeyinde ve Gazze şehrinin dış mahallelerinde sürdürdüğü kara harekâtının giderek yoğunlaştığını ve bombardımanların devam ettiğini kaydetti.
İsrail'in Salı günü Gazze Şehri'nin kuzeyinde yer alan ve yaklaşık 116,000 kişinin yaşadığı en büyük mülteci kampına ev sahipliği yapan yoğun nüfuslu Jabaliya mahallesine hava saldırısı düzenlediği bildirildi.
Dünya genelinde gazetecilere yönelik tehditler konusuna değinen BM Genel Sekreteri António Guterres, Çarşamba günü sosyal paylaşım platformu X'te Orta Doğu'daki çatışmaların gazetecilere "korkunç bir zarar" verdiğini yazdı ve "bizi bilgilendiren gazetecileri korumak" için daha iyi önlemler alınması çağrısında bulundu.
BM insan hakları ofisi OHCHR Salı günü İsrail bombardımanı altında öldürülen Filistinli gazetecilerle ilgili haberlerden duyduğu endişeyi dile getirerek gazetecilerin sivil olduğunu ve hedef alınmaması gerektiğini, onları hedef alan askeri personelin ise hesap vermesi gerektiğini yineledi.