Sağlık Yoksa Umut da Yok
Yaklaşan tatil dönemi Avrupa'daki birçok mülteci ve göçmen için hüzün demek
Yazan: Dr Hans Henri P. Kluge, DSÖ Avrupa Bölge Direktörü
Birçoğumuz kış ve karın ilk belirtilerini memnuniyetle karşılarız. Bunu, örme kazaklar, sıcacık şömineler, yıl sonu şenlikleri ve karda oynayan çocuklar üzerinden sıcaklıkla ilişkilendiririz. Ancak bazıları için, kışın başlangıcı, yaşamı tehdit etme riski olan bir dönemin başlangıcına işaret ediyor.
Mülteci ve göçmenlerin yaşam, sağlık ve esenliklerinin jeopolitik nedenlerle riske atıldığını Avrupa'da her gün görüyoruz.
Geçtiğimiz haftalarda binlerce kayıtsız göçmen Belarus'un Polonya, Letonya ve Litvanya ile olan sınırlarındaki sahipsiz topraklarda mahsur kaldı. Aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu birçok kişi hayatını kaybetti. DSÖ Avrupa Bölge Ofisinden uzmanların yakın zamanda Belarus-Litvanya sınırına yaptıkları bir görev sırasında konuştuğu göçmenlerin %60'ından fazlasının tıbbi müdahaleye ihtiyacı vardı.
Geçen ay Belarus'ta 2.000 göçmenin barındığı bir yere yaptığım ziyarette, durumlarının ne kadar savunmasız olduğunu kendi gözlerimle gördüm. Gençler, yaşlılar ve çocuklu ailelerle tanıştım ve onların çok zor, aşırı kalabalık koşullarda ve sıhhi tesislerden yoksun yaşadıklarını gördüm. Yorgun ve çaresizdiler, ama yine de daha iyi bir yaşam umuduna tutunuyorlardı.
Aynı zamanda Avrupa'nın diğer tarafında yüzlerce insan Avrupa'daki denizleri Manş Tüneli veya Akdeniz üzerinden geçmek için hayatlarını riske atıyor. Bu tehlikeli yolculuklardaki ölümler nadiren manşetlerde yer alıyor. Sadece son bir ayda Akdeniz'de 90, Manş Tüneli’nde en az 34 kişi hayatını kaybetti. Tüm bunlara ek olarak Türkiye tek başına 4 milyondan fazla göçmen ve mülteciye ev sahipliği yaptığının da notunu düşmek istiyorum.
Avrupa ve Orta Asya'nın ötesine baktığımızda, Afganistan'da hızla yayılan insani krizden daha fazla insanın kaçmak zorunda kalacağını şimdiden tahmin edebiliyoruz. Şu anda Afganistan'da 8,7 milyon insan yeterince yiyecek bulamıyor ve Afganistan'da kış çok çetin geçebilir. BM, bu yıla göre %17’lik yüksek bir artışla gelecek yıl 274 milyon insanın insani yardıma ihtiyaç duyacağını hesaplıyor. İhtiyacı olan ülkelere insani yardım sağlamak, bu kadar çok insanın daha iyi bir yaşam arayışıyla ülkeyi terk etmesinin nedenlerini ele almada uzun bir yol kat edilmesine ilk aşamada yardımcı olabilir.
Tüm bu noktalarda, DSÖ, gerekli malzeme temini yapmak, sıhhi tesislerin kurulması, tıbbi birimlerin oluşturulması ve test yapma ve aşılama gibi COVID-19’a karşı önleyici tedbirlerin iyileştirilmesi de dahil olmak üzere acil ihtiyaçları karşılamak için ulusal makamlarla ilişki kuruyor ve insanların çektiği acıyı hafifletmek için ortaklarla birlikte çalışıyor. Belarus ziyaretimden beri, yerel ve ulusal yetkililer, tanıştığım kişiler için birinci basamak sağlık hizmeti sunumunu ve sanitasyon tesislerini iyileştirmek için somut adımlar attı. Ancak bu eylemler ne kadar önemli olursa olsun, daha sürdürülebilir çözümlerin yerini tutamazlar.
Bu bir kırılma anı niteliğinde. Siyasi fikir birliği veya bunun eksikliğinden bağımsız olarak, mülteciler ve göçmenler insani yardım almalı ve sağlık hizmetlerine erişim sağlamalıdır. Bölgemizin, yeni bir varyantın ortaya çıkması ve hızla artan vakalarla birlikte yeni bir COVID-19 dalgasıyla karşı karşıya olması nedeniyle, en savunmasız kişiler için COVID-19'a karşı koruma sağlamalıyız. Bu salgın bize, herkes güvende olana kadar kimsenin güvende olmadığını öğretti.
Sağlık asla bir siyaset meselesi olmamalı ve sağlığa erişim temel bir insan hakkı olarak korunmalıdır. DSÖ Avrupa Bölge Ofisi, kapsayıcı ve göçmen dostu sağlık sistemleri geliştirmek için ülkelere destek vererek ve ülkelerin büyük göçmen ve mülteci dalgalarına hazırlanmalarına destek vererek uzun süredir göçmen ve mülteci sağlığını savunmaktadır. Kimseyi geride bırakmamak Avrupa Çalışma Programı'nın bir ilkesidir. Ancak sektörler arası ve siyasi destekle bu çalışmayı hızlandırmamız gerekiyor.
Bu nedenle, Avrupa'nın yanı sıra Afrika ve Doğu-Akdeniz Bölgelerinden sağlık bakanlarını, ortak bir yol bulmak ve, mülteci ve göçmen sağlığını temin etme amacıyla siyasi kararlılığı harekete geçirmek için Mart 2022'de İstanbul'da üst düzey bir zirveye davet ediyoruz.
Herkes, her yerde iyi sağlıktan faydalanabilmesi gerekir. Mevsim değişikliği bir ölüm kalım meselesi olmamalıdır. Sağlık bir ayrıcalık değildir, mülteciler ve göçmenler dahil tüm insanlar için temel bir haktır.
Sadece bu kış değil, gelecek yıllar boyunca tüm insanların saygı, haysiyet ve sağlık hizmetlerine erişimini sağlayalım.