“Bir mültecinin evinin dışında kalan dünyayı anlaması zaman alıyor olsa bile kendini güvende hissetmesi ve geleceğe dair umut duyması mümkün”
Suriyeli Emel Hüseyin Evden Eve Dayanışma Programı aracılığıyla diğer mülteci kadınlara yardım etme gücünü kendinde buldu.
33 yaşındaki Emel Hüseyin, 2014 yılında annesi ve kız kardeşiyle birlikte Suriye'deki savaştan kaçarak Türkiye'nin batısında yer alan İzmir'e taşındı. Çevresindekilerin de yardımıyla ciddi psikolojik sorunların üstesinden geldi ve şimdi benzer ihtiyaçları olan kadınlara destek olmak istiyor. Türkçe öğrenerek hayatını düzene soktuktan sonra MUDEM Mülteci Destek Derneği (MUDEM-RSC) mesleki eğitimine katılan Emel Huseyin, Japonya Hükümeti tarafından finanse edilen ve UN Women tarafından MUDEM-RSC ile işbirliğinde yürütülen Evden Eve Dayanışma Programı aracılığıyla diğer mülteci kadınlara yardım etme gücünü kendinde buldu.
“Suriye'den ayrıldığımızdan bu yana hayat kolay ilerlemedi. Suriye’deyken hemşire olarak çalışıyordum ancak Türkçe bilmediğim ve mesleki sertifikalarım eksik olduğu için işimi Türkiye'de icra etmemin imkansız olduğunu farkettim. Bu sebeple öncelikle Türkçe öğrenmeye odaklandım ve geçen yedi yılın ardından artık dili çok iyi derecede Türkçe iletişim kurabiliyorum. Buradaki sosyal bağlantılarım sayesinde 2018 yılında MUDEM-RSC'den haberdar oldum ve mülteci ve yerel kadınlara yönelik sundukları beceri geliştirme eğitimlerinden ve danışmanlık hizmetlerinden faydalanmaya başladım. MUDEM-RSC sayesinde benimle benzer durumlarda bulunan diğer mülteci ve Türk kadınlarıyla tanışma ve kaynaşma imkanı buldum. Kısa süre sonra Havva Kadın Komitesi'ne katıldım ve tekstil ürünleri üreterek bu üretimlerden gelir elde etmeye başladım. Aldığım eğitimler sayesinde üretmek ve gelir elde edebiliyor olmak bana rahatlık sağladı. Bu nedenle, beceri geliştirme eğitimlerinin çeşitlendirilmesini ve özellikle mülteci kadınlar olmak üzere çok daha fazla kadın için erişilebilir olmasını arzu ediyorum.
Elbette ideal olan kadınların kendi ayakları üzerinde durabilmesi ama bu durum ancak kadınların iş bulmasına yardımcı olabilecek becerilere sahip olmaklarıyla mümkün. Bizimki gibi bir toplumda kadın olmak zor ama mülteci kadın olmak daha da zor. Benim durumuma baktığımızda ise savaş ve yeniden yerleşim sırasında yaşadıklarımın etkisinden kurtulmak bir seçenek değil artık bir zorunluluktu, çünkü bir noktada hayatımı burada sürdürmek zorundaydım. Benim güçlenme hikâyemin en önemli tarafı MUDEM-RSC aracılığıyla aldığım beceri geliştirme eğitimleri ve psiko-sosyal desteklerdir. Bir mültecinin evinin dışında kalan dünyayı anlaması zaman alıyor olsada kadınların bir araya gelip konuşabildiği ve birlikte üretebildiği bir ortamda kendini güvende hissetmesi ve geleceğe dair umutlu olması mümkün.
MUDEM-RSC gibi merkezler kadınlar için güvenli bir alan sağlıyor ve kadın liderliği gibi eğitimler kadınların utangaçlık ve korku gibi olumsuz duyguların üstesinden gelmeye yardımcı oluyor. Şu anda COVID-19 sırasında ihtiyacı olan kadınları desteklemek üzere Evden Eve Dayanışma Programının bir parçası olarak mahalle liderliği eğitimi alıyorum. Bir kadının potansiyeli ne olursa olsun günün sonunda bir amaca ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Mahalle liderliği eğitimleri sayesinde kendimi nasıl net bir şekilde ifade edebileceğimi, güçlü yönlerimi nasıl kullanacağımı ve başkalarında etki bırakabilmek için kendimi nasıl konumlandırabileceğimi öğrendim. Bu durum insan yaşamında önemli bir değişiklik yaratıyor çünkü bu sayede içsel benliğinizi ve potansiyelinizi fark edebiliyorsunuz. Eğitimleri başarıyla bitirmeyi ve bir mahalle lideri olarak diğer kadınları desteklemeyi umuyorum.
Benim hayatım 'Yapabilirim' demeye başladığım zaman değişmeye başladı. Kadınlar kendilerine daha fazla güvenmeli, beceri elde etmeli, dil öğrenmeli ve diğer insanlarla tanışmalı. Her şeyden önce, kadınlar hayal kurmalı; gerisi zaten kendiliğinden gelecek.”