İlkin Eskipehlivan: “Kameramla toplumsal cinsiyete dair kalıp yargıları kırmak istiyorum.”
35 yaşındaki İlkin Eskipehlivan, İstanbul’da yaşayan bir fotoğraf sanatçısı ve hikaye anlatıcısı.
Foto muhabirliği yaptığı dönemlerde Türkiye’nin çeşitli yerlerindeki insan hikayelerini belgeleyen Eskipehlivan’ın toplumsal cinsiyet perspektifi, UN Women için kadınların hayatları ve bakış açılarını yansıtan işleri üretmeye başladıktan sonra değişti. Mülteci kadınlar, oyuncu ve UN Women Türkiye İyi Niyet Elçisi Demet Evgar ile yürütülen savunuculuk faaliyetleri ve HeforShe kampanyası gibi çalışmalar bunların en dikkat çekici örnekleri. İlkin Eskipehlivan, bu farkındalıkla birlikte çalışmalarında dünyayı kadınların gözünden anlatmak ve toplumsal cinsiyet kalıplarını sorgulamak için daha fazla gayret göstermeye başladı.
“Ben İlkin. Ailem bana daha ben doğmadan cinsiyetsiz bir isim seçtiği için beni tanımayanların erkek veya kadın olduğumu tahmin etmeleri zor oluyor. Annem de babam da biyolojik cinsiyetimin ne olacağını önemsememişler. Peki şimdi bir çocuğun cinsiyetinin ne olduğunun bir önemi var mı? Evet, maalesef var. Toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılık hala günümüz dünyasının başlıca sorunlarından biri. Fakat bu değişmek zorunda. İşte ben de bu yüzden kameramı kullanarak toplumsal cinsiyete dair kalıp yargıları kırma konusunda üzerime düşeni yapmak istiyorum.
UN Women ile çalışmadan önce toplumsal cinsiyet farkındalığı yüksek bir erkek olduğumu düşünüyordum. Fakat bu yanılgım, kadınlarla ve kız çocuklarıyla UN Women aracılığıyla doğrudan etkileşim kurmamla değişti. UN Women sayesinde biz erkeklerin kadınlarla aynı şeylere baktığımızı fakat farklı şeyler gördüğümüzü fark ettim. Örneğin kulağımda kulaklıkla müziğin ritmine kendimi kaptırdığım bir gece yürüyüşü benim için bir rahatlama ritüeli olabiliyorken bu durum dünyanın birçok yerindeki kadınlar için tehdit teşkil edebiliyor.
Önceleri kadınların karşı karşıya kaldığı zorlukları toplumsal değil, daha bireysel bir noktadan görüyordum ancak bu zorluklara karşı anlayışım UN Women sayesinde katıldığım her eğitimle biraz daha değişti. Bu eğitimlerle fark ettim ki güvenlik, temel hak ve hizmetlere erişim, sağlık ve eğitim, ekonomik bağımsızlık, iş hayatına veya siyasi hayata katılım gibi pek çok şey bireyin erkek olması durumunda çok daha kolay elde edilebiliyor.
Bu sayede gerçeklik olgusunun kadından kadına bile farklılaşabileceğini öğrendim ve bu sebeple sanatsal becerilerimi ve multimedyanın gücünü kadınları daha görünürleştirmek ve hikayelerini geniş kitlelere ulaştırmak için daha önce denenmemiş yollarla anlatmak adına kullanmaya başladım. UN Women ile çalışmaya başladığımdan beri kadınların sorunlarını daha yüksek sesle dillendiriyorum, dünyayı kadınların gözünden anlatmaya çalışıyorum ve filmlerimde daha çok kadın seslendirme sanatçısına yer veriyorum.
Örneğin, geçen yıl UN Women tarafından gerçekleştirilen 16 Günlük Aktivizm - Kadınlara Yönelik Şiddete Son Kampanyası #SheSaidNo kampanyası lansmanında genç bir kadın ve UN Women Türkiye İyi Niyet Elçisi ve oyuncu Demet Evgar'ın çok plansız biçimde bir megafonu elden ele dolaştırmalarından çok etkilenmiştim ve bu anı belgeleyerek verdikleri dayanışma mesajını görünür kılmak istemiştim. Artık bu gibi durumları belgelemeye karşı daha karşı konulmaz bir görev bilinci hissediyorum.
Toplumsal cinsiyete dayalı eşitsizlikler erkekler üzerinde de ağır bir baskı oluşturuyor ancak kadınların maruz bırakıldığı dezavantajlar, kadın ve toplum üzerinde çok daha derin etkiler bırakıyor. Bir erkek olarak kadınlarla el ele yürüyor, tüm erkekleri de aynı şeyi yapmaya davet ediyorum. Bir gün tüm bu çabalarımızın sonuç vereceğini biliyorum. O zamana kadar, sahip olmayı arzuladığımız o eşit geleceğe doğru kadınları ve kız çocuklarını kadrajımda tutmaya ve onların daha çok farkedilir olmaları için çalışmaya devam edeceğim.”
Fotoğraflar: UN Women/İlkin Eskipehlivan