Sağlıkta eşitsizliğe kırmızı kartı gösterelim
DSÖ Avrupa Bölgesi Direktörü Dr. Hans Henri P. Kluge yazdı.
Sağlıkta eşitsizlikleri gidermek için evrensel sağlık kapsayıcılığının herkes için sağlanması gerekir, göçmenler ve mülteciler de dahil olmak üzere.
Bu ayın başında sona eren Afrika Uluslar Kupası (AFCON) kapsamında ülkeleri için oynayan 200'den fazla futbolcudan biri de Liverpool takımının oyuncusu Sadio Mané'ydi. Ev sahibi Kamerun'daki taraftarlar tezahürat yaparken Avrupa'nın Premier Lig kulüpleri, yıldız oyuncuları başka bir kıtadaki turnuvaya katıldığı için kadro eksiklikleriyle karşılaştı.
Finalde Mısır ve Mısır takımında oynayan Liverpool’dan takım arkadaşı Mohammed Salah karşısında muhteşem bir penaltı atan Mané, böylece ülkesi Senegal'e de uzun zamandır beklenen ilk AFCON kupasını kazandırmış oldu.
Ancak kupa Senegal'in olmayabilirdi de. Çünkü 2-0 biten Senegal-Yeşil Burun Adaları maçı esnasında karşı takımın kalecisi Vozinha ile çarpışan Mané'nin sahayı terk etmesi gerekti. Ama kökenleri ne olursa olsun, yıldız futbolcular yaralandıklarında sağlık görevlileri sahaya koşuyor ve futbolcuları ayağa kaldırmak için ellerinden geleni yapıyorlar.
Zaten herkes için de olması gereken bu.
Sağlık ve mümkün olan en iyi sağlık hizmetlerine erişim milliyet, köken ya da yıldız olmaktan bağımsız olarak mümkün olmalı. Her birimizin uygun fiyatlı ve kaliteli sağlık hizmetlerine erişebilme hakkı olmalı. Buna mülteciler ve göçmenler de dahil.
Premier Ligler nasıl kadrolarındaki göçmen oyunculara ihtiyaç duyuyorsa biz de sağlık sistemlerimizin temeli olan temel sağlık hizmetlerinin devamlılığını sağlayan ön saflardaki çalışanlara o kadar ihtiyaç duyuyoruz. AB'deki COVID-19 yanıtında ön saflarda yer alan temel hizmetler çalışanlarının %13'ü göçmen. Birçok ülkede göçmenler, sağlık hizmetleri iş gücünün önemli bir bölümünü oluşturuyor. Örneğin Birleşik Krallık'taki doktorların 3'te 1'i, Almanya'daki doktorların %20'si ve İtalya'daki hemşirelerin %10'u başka ülkelerde doğmuş. Bu gösteriyor ki yalnızca ekonomilerimiz ya da futbol takımlarımız değil, sağlık sistemlerimiz de bir bütün olarak göçmenlere dayanıyor. Göçmenler olmasa sağlık sistemlerimizin çoğu çöküşün eşiğine gelmiş olurdu.
COVID-19 pandemisinden güçlenerek çıkmayı hedeflerken sağlıktaki eşitsizlikleri de gidermemiz gerek. Pandemi, halihazırda var olan eşitsizliklerin bazı kişileri diğerlerinden daha fazla etkilediğini açıkça ve acımasızca gösterdi. Hastalıklar ve virüsler, sınır ya da pasaport dinlemeksizin hareket ediyor ve bizleri etkiliyorlar. Sağlık ve diğer temel hizmetlere erişmeye çalışırken göçmenlerin ve mültecilerin günlük olarak karşılaştığı dil bariyerleri ile finansal, idari ve diğer bariyerleri ele almalıyız. Hastalandığımızda bakım ve desteğin ne kadar önemli olduğunu hepimiz biliyoruz.
Göçün halk sağlığı potansiyelinin tamamını ortaya çıkarmak ve herkes için sağlık hizmetlerini geliştirmek üzere ülkeler ve bölgeler arasında takım ruhu, adil bir anlayış, siyasi taahhütler ve iş birliğine ihtiyacımız var.
Daha iyi sağlığı mülteciler ve göçmenler de dahil olmak üzere herkes için bir gerçeğe dönüştürmek için masada herkesin temsil edilmesi ve herkesle dürüst ve şeffaf bir diyalog içinde olunması gerek. Bu yüzden DSÖ'nün Avrupa, Afrika ve Doğu Akdeniz bölgelerinden kilit karar mercilerinin yanı sıra mülteci, göçmen ve sivil toplum temsilcilerini siyasi taahhütler üzerine çalışmak ve izlenecek ortak bir yol çizmek için önümüzdeki ay İstanbul'da gerçekleştirilecek bir üst düzey zirveye davet ediyoruz.
Kim olduğumuza, nereden geldiğimize ya da sahada olup olmamamıza bakılmaksızın evrensel sağlık kapsayıcılığı çerçevesinde sağlık ve kaliteli yaşam, hepimiz için bir gerçeklik olmalı.