Mürfet Cacul: “İnsanların Suriyeli kadınlar hakkında değişime açık, öğrenmeye meraklı ve iletişimi seven kadınlar olduğunu düşünmelerini istiyorum”
Mürfet 16 Günlük Aktivizm kampanyası kapsamında düzenlenen “Şiddetsiz Bir Dünya Yaratmak” isimli sanat atölyesine katıldı.
Üç erkek çocuk annesi Mürfet Cacul, 2013 yılında Suriye'deki savaştan kaçarak Gaziantep’e yerleşti. Geçmişte çeşitli şiddet türlerine maruz kalan Mürfet 16 Günlük Aktivizm kampanyası kapsamında düzenlenen “Şiddetsiz Bir Dünya Yaratmak” isimli sanat atölyesine katıldı. Cacul, diyaloğun şiddete karşı tutumunu nasıl değiştirdiği konusundaki görüşlerini dile getirirken özellikle bir kadın olarak Türkiye'ye taşınmanın olumlu yönlerine de odaklanıyor. Türkiye'de yaşayan mülteci kadınlar odağında düzenlenen 16 Günlük Aktivizm kampanyası, BM Kadın Birimi Mülteci Destek Programı tarafından Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD-ASAM) işbirliğinde Japonya ve Norveç hükümetlerinin finansal desteğiyle yürütülüyor.
“Birçok Suriyeli kadın gibi benim de muhafazakar bir geçmişim var. Beni evlendirdiklerinde 17 yaşındaydım, liseyi bile bitiremedim. Ailem bana her fırsatı sağlamak için çaba göstermiş olsa da asıl mesele bizim kültürümüzde kadına yönelik genel iklimle ilgili. Bu iklimde kadınlar kendi seçimlerini yapmak, yüksek öğrenim görmek veya kendi seçtikleri biriyle evlenmek istediklerinde takdir edilmiyorlar. Kadınların nasıl davranması gerektiği konusunda sürekli bir baskı var. Sanat atölyesinden önce, şiddete dair deneyimlerimin ne kadarını paylaşmam gerektiğinden emin değildim. Atölye gözlerimi açtı ve şiddet olaylarını daha net görmeme yardımcı oldu. Örneğin eğitim hakkımın elimden alınması kadına yönelik şiddet meselesidir. Bu durum içinde yaşadığım Suriyeli topluluğunda daha fazla farkındalık yaratmak istediğim bir şiddet türü. Şiddetin farklı türleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalı ve sadece görünen tarafına odaklanmamalıyız. Bazı Suriyeli kadınlar fiziksel şiddete maruz kalmamış olsalar da şiddetin diğer türlerine maruz kalmış olma ihtimalleri yüksek. Ben çeşitli şiddet biçimlerine maruz kalmış bir insanım. Farkındalık yaratan etkinliklere katıldıktan sonra iletişim becerilerimde ciddi gelişmeler olduğunu gördüm. Örneğin bu sayede eşimle olan ilişkimde kendimi daha iyi ifade edebiliyor eşimin de bu konulara yönelik bakış açısını değiştirebiliyorum.
Benim çocuklarım bile bunu fark ettiler, mesela bir anlaşmazlık olduğunda 'hadi diyalog kuralım anne' diyorlar. Çünkü eşim ve ben bir konuyu tartışmak istediğimizde şöyle diyoruz: 'hadi diyalog kuralım.' Üç erkek çocuğunun büyüdüğü bir ailede diyalog kültürünün gelişiyor olması bence çok önemli bir gelişme. Çünkü sorunlar şiddet noktasına varmadan diyalog yoluyla çözülebilir.
Türkiye'ye taşındığımızdan beri değişmeye başladım. Suriye'deyken aktif bir sosyal hayatım olması söz konusu değildi ama buraya taşındığımız için kendi işimi halletmek için tek başıma dışarı çıkmam gerekiyor. Bu kendimi daha rahat ve kendi kendime yeterli hissetmemi sağladı. Bu bir fırsat. Korkak bir kedi gibi evden yalnız çıkmaya çekinirdim ama dışarı çıkmaya başladım ve SGDD-ASAM'ın kadın hakları, savunuculuk, cinsiyet eşitliği ve şiddet konularında verdiği eğitimlere katıldım. Üstelik Yarının Kadınları Komitesi'nin kurucu üyesi olarak kadın hakları konusunda sesimi yükseltiyorum ve kadınları yardım aramaya teşvik etme konusunda kararlı bir duruş sergiliyorum.
İnsanların Suriyeli kadınlar hakkında değişime açık, öğrenmeye meraklı, iletişimi seven kadınlar olduğunu düşünmelerini istiyorum. Bizim sadece ve özellikle şiddet çevresinde yaşanan zorlukların üstesinden gelmeyi öğrenmemiz ve birbirimize öğretmemiz gerekiyor. Bu öğrenme Suriyeli kadınların potansiyellerine ulaşmalarına yardımcı olacak.”