Hülya İnan: “Kadınlar kendi hikayeleriyle kadın dayanışmasına katkıda bulunabilir”
Hülya İnan kırsal bölgedeki kadınlara haklarını ve haklarına nasıl erişebileceklerini UN Women'ın yürüttüğü program kapsamında düzenlenen atölyelerde anlatıyor.
Hayata Destek Derneğinin Şanlıurfa sahasında erişim sorumlusu Hülya İnan, Ağustos 2021’de kırsal bölgelerde kadınlara “Şiddetten Korunmada Haklarımız” atölyesini düzenledi. Onlara haklarını ve haklarına nasıl erişeceklerini anlatıyor, bilgi ve deneyimlerini paylaşıyor. ‘Kadınların Adalete (Hak ve Hizmetlere) Erişiminin Güçlenmesi‘ projesi Birleşmiş Milletler Kadın Biriminin (UN Women) Avrupa Birliği desteğiyle yürüttüğü bölgesel programı “Normların Uygulanması, Zihniyetlerin Değiştirilmesi” kapsamında destekleniyor.
“Ataerkil ve aşiret baskısının yaygın olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. ‘Kadınım Haklarım Var’ eğitimleri sırasında kadınların temel haklarıyla ilgili farkındalık eksikliğine ve bu haklara erişimlerindeki engellere tanık oluyoruz. Eğitimleri Viranşehir’in kırsal mahallelerinde yüz yüze yapıyoruz, çünkü oradaki kadınların bu eğitimlere acil ihtiyaç duyduğunu gördük.
60 kadının katıldığı ‘Şiddetten Korunmada Haklarımız’ atölyesi sırasında katılımcılara ‘Kadına yönelik şiddet sizce nedir?’ diye sorduk. Kadınlar yaşadıkları evde bir şekilde şiddet görmüşlerdi veya görüyorlardı, fakat bununla yüzleşmekten kaçınıyorlardı. Öyle ki şiddeti sıradanlaştırıp normal bir durum olduğunu anlatmaya çalışıyorlardı. Bu oldukça sarsıcıydı. Oradaki kadınların hepsi yaşadıkları şeyin farkında olsalar da, bunun ismini koymaya çekiniyorlardı.
Aynı topraklarda büyümüş biri olarak onların yaşadıklarına yabancı değilim. Kız çocuklarının liseye gönderilmesinin ayıplandığı aynı coğrafyada büyüyüp öğretmen olmayı başardım. Kendi hikayemin toplumsal cinsiyet eşitliğine dair kalıp yargıları kırmak için ilham verebileceğini düşünerek deneyimlerimi paylaşmaya başladım. Kendi ayaklarının üzerinde duran bir öğretmen ve insani yardım alanında çalışan bir kadın olarak bu kadınlara örnek olmaya çalışıyorum.
Eğitim atölyelerinde kadınlara konuşabilecekleri bir ortam yaratıyoruz. Yalnız olmadıklarını fark etmek aralarındaki dayanışma duygusunu geliştiriyor. Destek mekanizmalarını öğrenip, öğrendiklerini diğer kadınlara aktarıyorlar. Benim hikâyem gibi iyi örneklerin, rol modellerin yaygınlaştırılması kadınları cesaretlendirirken bir yandan da bu dayanışma ruhunu besliyor. Mesela kendi hikayemi anlattığım oturuma katılan kadınlardan biri, atölye sonunda kendi kızını okula göndermeye karar verdiğini aktarmıştı.
‘Kadınların Adalete (Hak ve Hizmetlere) Erişiminin Güçlenmesi’ projesiyle farkındalık yaratırken, geçim kaynaklarına erişimin de kadınlar için önemini anlıyoruz. Kadınların her türlü şiddete göz yummak zorunda kalmalarının arkasında maddi imkânsızlıklar yatıyor. Düzenli geçim kaynakları olduğunda, kendilerine olan güvenleri artacak ve maruz bırakıldıkları şiddet ve haksızlık karşısında susmayacaklardır. Böylece onların da kendi hikayeleriyle kadın dayanışmasına katkıda bulunabileceklerine inanıyorum. Kadınların geçim kaynaklarına erişimini desteklemek çabalarımızı daha da anlamlı kılacaktır. Çünkü biliyoruz ki kadınlar güçlenirse, toplum da güçlenir.”